Kalplerimiz daraldı, yüreklerimiz sıkıştı. Salgın hastalık ve yıkımları gönül dünyamızı çok hırpaladı. Camiler kapanmış, cuma namazına gidemez olmuştuk. Çoktandır uğramayı unuttuğumuz camiler kapıyı yüzümüze kapatmıştı. Kovulmuştuk sanki mabedlerden. Her şey eskisi gibi gitmiyordu. Bildiğimiz ne varsa yerinde durmuyordu. Şikayet edip durduğumuz eski halimizi özlüyorduk. Sosyal hayattan ekonomiye, insanı ilişkilerden ibadet hayatına hiç birşey eskisi gibi değildi. Yaşlı dünyamızdan çatırdılar geliyor kıyamete doğru sürükleniyorduk sanki... demek ki dünyada mutlu kalacağımız bu kadarmış dediğimiz bir süreçte bir misafir belirdi ufukların ötesinde... O gelen bize hayat veren Kur’an’ı bağrına basmış onbir ay önce uğurladığımız Ramazan ayıydı. 

Gel ey Ramazan hayata küsmüş insanları yeniden çağır kurtuluş gemisine, Müjdeler ver; Rabbiniz Allah size darılmamış de! kalabalıklar içerisinde yalnız kalmış bu çağın insanına, ölmüş ruhlarımızı dirilt yeniden. Üstü  üstüne gelen dertlerinden bunalan beşere sekinet ver, genişlet daralan kalplerimizi. Sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa’ya inşirah veren Cebrail’in geldiği gibi sen de kuraklaşmış gönlümüzü yeşertmeye gel... Haberler getir maveradan, göklerin bize darılmadığını, yağmur yüklü bulutların yeniden geleceğini hayatın eskisi gibi bereketli olacağını söyle...

Peygamberimiz inen yağmur tanesine kucağını açmış ve bu yağmurun Rabbimle sözleşmesi daha taze demişti. Şimdi Rabbimin katından gelen Ramazan her yıl aramızda bir ay kalmasıyla ne büyük rahmete mazhar olmuşuz hiç farkında olmadan... Ramazan, Rabbimizden bize  sessizce gelen bir kutlu elçi, bir aylık teslimeti, itaatı, takvayı, mağfireti, cennete götüren reyyan kapısının biletini hepsini yüklenmiş geldi. Heybenin diğer gözünde oruç, iftar, sahur, mukabele, teravih, rahmet, af ve azad günleri, itikaf, Kadir Gecesi, Ramazan Bayramı...

Ramazan, alışılagelmişi değiştirmek, kalbimizi yenilemek, takvayı kuşanmak, kötülüklerden uzak durmak, unuttuklarımızı hatırlamak, kaybettiklerimizi bulmak, dağınıklığımız toparlamak üzere bize yaran olur, dost olur. Omzumuzdan tutar candan bir arkadaş gibi cennet yolunun kapısını gösterir. Yaratılış gayemizi, dünyanın fani olduğunu kimsenin bu hayattan bir şey götüremediğini, bu aldatıcı hayatta oyun ve eğlence içerisinde hakiki hayatı unuttuğumuzu bize haber verir.

Tuttuğumuz oruçla nefsimize esir hayatın her gün zararla kapattığımızı kavratır. İradeli ve özgür bir hayatın insana neler kazandırdığını,  nefsin isteklerini yerine getirmekle nasıl bir köle bir hayatı yaşadığımızı bize söyler.  "Unutma sen basit bir hedef için yaratılmadın üstün bir gayeyi gerçekleştirmek üzere yüce bir emaneti omuzlamak için gönderildin" der. Hayat kısa, beyhude ömür tükenirken dön artık Rabbinin yoluna, bu yol çıkmaz sokak diye bize seslenir.

Hiç kimsenin dışarıdan üzerimizde bekçilik yaparak, yola getirmek için kontrol altına alamadığı bizi, oruç verdiği hikmet ve irfanla sevdirerek ve kendi isteğimizle nezih ve müstakim hayatın yolcusu yapar.

Hiçbir gücün kontrol altına alamadığı toplumu ve fertlerini yalnız başına kalsalar da Allah'ın huzurunda ve O'nun gözetimi altında olduğu bilincini yüreklerde inşa ederek tertemiz toplumlar kurmayı hedefler. Sahip olduklarımızın emanet olduğunu iftara sayılı dakikalar kala uygulamalı öğretir. Kişi kendi helal kazancına dahi minareden yükselen ezanla, Allah izin vermeden yiyemeyecegini bilir. Anlar ki sahip oldukları Allah'ın insana bir emanetiymiş neticede bu emanetler Allah'ın razı olduğu yolda kullanılması gerekiyormuş. Bu anlamda Ramazan kişinin içinde oluşabilecek kimseye ihtiyaç duymadan kendi kendine yeterlilik telkın eden mütekebbir ruhu da pasivize ediyor. Yoksulun halini aç kalarak anlamaya davet ediyor.  İnanan insanların Allah katında eşit olduğunu ihtiyaç sahiplerini Ramazan da unutmaması gerektiğini hatırlatıyor. Zekâtla, fıtır sadakasıyla her türlü infakla insanı mal hırsından koruyan ve yardımlaşma gibi ruhların huzura kavuştuğu müthiş mekanizmayı kuruyor.

Ramazan bir mekteptir kişiyi eğiten, olgunlaştıran, yitirdiği doğruluğu, kaybettiği dürüstülüğü yeniden kazandıran, dünya onu koynuna almış götürüp giderken, dünyanın aldatıcı kıskacından alıp ulvi gayeye götüren, cennete hazırlayan yardımcı bir dosttur  Oruçlu ayartıcı nefsine karşı verdiği mücadeleyi kazanıp, nefsinin dizginlerini Ramazanla ele alabileceği hakikati keşfeder...

Ramazan kalbi yumuşatır, yüreği yufkalaştırır. Merhameti kuşanır kimseye zulmetmez. Çevresine karşı uyumlu bir insan yapar. Oruç hülâsa Rabbimizin istediği hayatı dünyada iken yaşamayı öğretir de sonunun bayrama çıkacağı müjdesini verir.  Bir aylık hızlandırılmış imar ve onarım faaliyetleri sonunda büyük bir mutlulukla üç gün bayram verir dünyadayken Ramazan'ı gönderen Allah Teala...

Ömrünüz Ramazan safiyetinde geçerse Ahiretiniz de Bayram sevincinde olacaktır der.

Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek olsun. Oruç bize can,  hayat kitabımız Kur’an canan olsun.