Bazı insanlar hiçbir işle iştigal etmediğinde, sorumluluk yüklenmediğinde, herhangi bir şeyle meşgul olmadığında kendilerini özgür, huzurlu-mutlu hissedecekmiş gibi yanlış bir düşünceye kapılırlar. Hâlbuki insan beyni boşta kaldığında, belirsizlik yaşadığı zamanlarda, bedende var olan enerjiyi herhangi bir yere yönlendiremediğinde, tüm enerjisi beyinde birikerek beyne ağırlık-baskı yapar. Bu durumun kişiyi halsiz, bitkin, yorgun ve asabi hale soktuğu bilimsel araştırmalar neticesinde ortaya çıkmaktadır. Çalışan demir ışıldar misali planı-programı olan, hayatta sorumlulukları fazla olan kişilerin daha yoğun olsalar da; daha huzurlu, başarılı, sağlıklı, faydalı olmaktadırlar. Çünkü hareket, çalışmak kişide negatif düşünce ve enerjiyi attığı gibi kişiye yeni bilgi, beceri ve tecrübeler kazandırdığı için birçok açıdan faydalar ortaya çıkarmaktadır.

İnsanın hayatını en iyi planlayacak olan; insanı yaratan, yoktan var eden Yüce Allah’tır. Yüce Allah, günlük, haftalık, aylık, yıllık olarak kişinin hayatında farklılıklar ortaya çıkaracak ibadet ve yükümlülüklerle insanın sıradanlaşmasını, monoton bir hayata düşmesini engellemiş ve farklı duygu, düşünce ve davranışlara insanı yönlendirerek huzurlu ve sağlıklı bir yaşam sürmesini kolaylaştırmıştır. Allah rızası için yapılacak her iş ve davranış ibadet kapsamı içinde sayılarak insanların dünya hayatında yaptıkları işlere anlam yüklemeleri teşvik edilmiş ve farkındalıkları güçlendirilmiştir.

İbadet, insanın tüm duygu ve düşüncelerini Allah’a çevirerek, kulun Allah’a yönelmesi ile itaatini ortaya çıkarır. İbadetin ruhu ihlâs ve samimiyettir. İnsan kul olduğu sürece bu iki değeri hem dünya hem ahiret kazancı için hayatının mihenk noktası haline getirecektir. Çünkü dini hayat ve ibadetler insanın hem dünya hem ahiret hayatını mükemmel bir düzen içerisinde huzurla yaşamasını sağlar. Eğer insan sahip olduğu tüm imkân ve nimetleri Allah’ın razı olacağı şekilde sarf ederek ibadetlerini yerine getirir ve tam itaat ederse yaratılış gayesine uygun hareket etmiş olur, yetenekleri gelişir ve kıymeti artar. Tüm mükevvenat Allah’ın çizmiş olduğu kurallar dairesinde asırlardır deveran ederken, insanın bilgi ve teknolojide kendisini güçlü hissettikçe yaratılış gayesine uygun hareket etmemesi hem dünyevi hem uhrevi olarak zararıyla sonuçlanacaktır.

Dr. Herbert Benson; inanmanın hastalıklar üzerinde bile % 60–90 oranlarında iyileştirici etkisi olduğunu dile getirmiştir. 1200 kişi üzerinde yapılan araştırmada, dindar insanların daha uzun ve sağlıklı yaşadıkları anlaşılmıştır. İbadetlerini düzenli bir şekilde yerine getiren, dua eden insanların daha seyrek hasta oldukları ve hastalandıklarında da iyileşme sürelerinin daha kısa olduğu ortaya çıkmıştır.

Son dönemde birçok insan gelişen ve çeşitlenen dünya hayatı içerisinde manevi yaşamını sürdürmekte zorlanmakta, dini hayat ve ibadetlerine vakit ayırmak konusunda sıkıntı çekmektedir. Günümüzde imkanların geçmiş dönemlere göre daha çok artmış, insanların işleri daha da kolaylaşmış, zaman olarak insanlar kendilerine daha geniş vakit ayırma imkanına kavuşmuş olmasına rağmen ibadet hayatının alanı bu genişleyen zaman dilimi içinde iyice azalmıştır.

Dünyamız son dönemde geçmişte hiç olmadığı kadar çok hızlı bir değişim içerisindedir. Bu hızlı değişim 1700lü yıllarda buharlı makinaların icadı ile başlayıp elektriğin bulunmasıyla hızlanmış, elektronik-bilgisayarın icadıyla ölçülemeyecek kadar hızlı bir şekilde devam etmiş halen de devam etmektedir. Günümüzde artık 4. aşamada endüstri 4.0 ismi verdikleri bu gelişim, otomasyonu aşıp inisiyatif kullanabilecek yapay zekaya sahip robot ve makinalar dönemine doğru hızla ilerlemektedir.

Yakın zamanda içerisinde insanın olmadığı, ısıtma sistemi bulunmayan, karanlık fabrikalarda sıfır hata ile çok çeşitli, hızlı üretimler yapılması mümkün gözükmektedir. Bu hızlı gelişimi öncelikli tecrübe edecek olan alanlar teknoloji, inşaat ve sanayi bölgeleri olarak ortaya çıkmaktadır. Eskiye göre çok daha az zamanda devasa büyüklükte binalar, gökdelenler yapılması mümkün hale gelirken, daha teknolojik-işlevsel aletler ile her alanda çok daha seri ve hatasız üretimler yapılabilecektir.

Bu büyük binaları kullanacak, gelişen teknolojik aletlerden faydalanacak, seri üretimler ile hayatı çeşitlenecek ve kolaylaşacak olan insanın bu gelişimin hızına ayak uydurması zorunludur. Özellikle de zihinsel düşünsel ve duygusal olarak kendisini geliştiremez ve ihtiyacı olduğu yeni bilgi ve beceriler kazanarak bu hıza ayak uyduramaz ise bu durum ileriki yıllarda insanlığın huzuru ve mutluluğu adına büyük tehlikelere yol açabilecektir.

Bilhassa işlerin insan ihtiyacı olmadan halledilmeye başlanması ile insanlar hayatlarını ekonomik olarak nasıl devam ettirecekler, iş hayatı içerisinde olan insanlar teknolojinin etkisi arttıkça ve insanların çalışma zamanı azaldıkça geri kalan zamanlarını nasıl değerlendirecek, ortaya çıkan bu yeni durumu nasıl yöneteceklerdir. Bu durum insanların ruhsal-psikolojik durumlarını nasıl etkileyecek, manevi yaşam alanında ne gibi yeni durumlar ortaya çıkacaktır?

İnsanın en değerli hazinesi zihni, aklı yani beynidir. Beynin görülebilen içeriği ilgili uzmanlarca 1 litre su 160 gram yağ 110 gram protein 15 gram şeker 10 gram tuz olarak belirtilmektedir. Teknolojik imkânlar arttıkça kapsamı daha iyi çözülmeye, anlaşılmaya başlayan beyinde çok ilginçtir ki sahip olduğumuz bütün bilgiler, duygular, düşünceler, inançlar, değerler su, yağ, şeker, tuz, protein içerisinde Allah'ın büyük bir mucizesi olarak barınmakta ve muhafaza edilmektedir. İnsan beyninde 100 milyar civarında hücre-nöron olduğu belirtilmektedir. Her bir nöronun kapasitesi kilobyte, megabyte, gigabyte, terabyte gibi günümüz ölçekleri ile ölçülemeyecek kadar büyük olduğu ifade edilmektedir. Hatta eski dönemlerde zihnini aktif kullanan, beyin nöronlarını dolu dolu değerlendiren, okumuş insanlar için halk dilimizde büyük adam anlamında “koca kafalı” “kafası büyük” gibi tabirler kullanılmaktaydı.

Her insan değişimin ve gelişimin bu kadar hızlı olduğu çağımızda beyni, zihni, fikri, aklı, dünyasını sağlıklı tutabilmek ve dünya ile ilgili hatalar yapmamak, yanlışlara düşmemek, doğru bilgiler, düşünceler, yorumlar ortaya çıkarabilmek için manevi anlamda dini bilgileri, duyguları ve davranışları ile güçlü olmak zorundadır.  Bu hızlı gelişimin sadece dünyevi olduğunu ancak insanın sürekli dünyada kalabilme ihtimali olmadığı için asıl hazırlığın ebedi hayat olan ölüm sonrası hayat için olması gerektiğini, bunun üzerinde bol zaman ayırarak insanların manevi hayatları için çaba göstermesi gerektiği ortadadır.

Dolayısıyla imkânların arttığı, birçok bedensel güç gerektiren işlerin gelişen ve çeşitlenen teknolojik imkânlarla azaldığı zamanımızda, her insanın dini hayatına çok daha fazla dikkat etmesi ve sürekli dini bilgilerini geliştirmesi,  dini duygularını güçlendirmesi bununla beraber uygulama olarak ibadetlerini zamanında ve özenle yapması çok kolaylaşmıştır. Kişi manevi hayatını güçlendirdikçe hayatın zorluklarını aşması, huzur ve mutluluğu yakalaması kolaylaşacaktır. İnsan zamanı doğru ve verimli kullandığında yanlışlara düşmeyecek, yanlış duygu, düşünce ve davranışlara da kapılmayacaktır.

Günümüzde her insanın çeldiricilerinin arttığı bu zamanda kendisini koruyabilmesi, huzuru yakalayabilmesi, çevresine faydalı olabilmesi için yapılan her işin iyi niyetle, en güzel şekilde, Allah rızası için ibadet anlayışı ile yapması önemlidir. Dolayısıyla bu çağ; bol zaman ve imkânları ile tam bir zikir ve ibadet çağıdır.

Tüm imkânlarınızın sizi gelişim, hayır, iyilik ve güzel-huzurlu bir manevi hayata götürmesi temennisiyle Sağlıcakla kalınız