Bayburt İl Müftülüğünce düzenlenen “Cami, Din Görevlileri ve Vefa” konulu programda din görevlilerine hitap eden Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürü Bünyamin Albayrak, şunları kaydetti:

- Devleti ayakta tutan unsurlar; ilim adamları, kuvayi milliye ve kuvve-i maneviyyedir

"Devleti ayakta tutan unsurlar ilim adamları, Kuvayi Milliye yani güvenlik güçleridir. Unutmayalım ki bu devletin birde kuvveyi maneviyesi vardır. O kuvve-i maneviyyede din görevlileridir. Çünkü eğer devletin bekası, milletin huzuru Din-i Mübin-i İslam’ın varlığı söz konusu olursa din görevlileri geçmişte olduğu gibi şimdide en ön safta yerlerini alacaklardır. Zira Amasya Müftüsü Abdurrahman Kamil Efendi, milli mücadele günlerinde bir vaaza çıkacaktı. Bu vaaz için Mustafa Kemal paşa şöyle diyordu. ‘Milli Mücadelenin kaderini Müftü Efendinin yapacağı vaiz belirleyecek.’ Evet, Müftü Efendi o muazzam vaazıyla Amasya ve çevresindeki Müslümanları al bayrak altında toplamış ve o güne kadar biriktirdiği parayı Müdafaa-i Hukuk Cemiyetine bağışlamış, kendisi de o cemiyetin 16 üyesinden biri olmuştur. Mustafa Kemal Paşa bu olay üzerine: ‘Bu Müftü Efendi gibi 15 vaizim olsa değil Amasya çevresini bütün misak-ı milli sınırlarını kısa sürede alırım’ demişti. Aynı zamanda Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi, cihad-ı ekberi ilan ederken Denizli meydanında verdiği vaazdan sonra herkes eline tırpanını, orağını, baltasını veya üç beş taş alarak vatan savunmasına koşmuştur. İzmir’i Valisi,  ‘Yunan artık toprağa ayakbastı teslim olalım’ dediğinde Müftü Efendi Rahmetullah, ‘Bu sakalım bu bedenim kızıl kanlara boyanabilir ama bu anlıma Yunan’a bu toprağı çiğnetti yazdıramam’ diyerek kahramanca bir duruş sergilemiştir. Mehmet Akif Ersoy Nasrullah Cami’inden Başlayarak milli mücadele ruhunu kürsüden, mimberden, mihraptan bütün Anadoluya aşılamıştır. Yine 15 Temmuz’da kahraman din görevlilerimizin selalarıyla ezanları susturan darbelerden; darbeleri durduran selalara uzanan bir kahramanlık destanı yazılmıştır. ”

- Din görevlileri bu milletin manevi rehberleri, ahlaki örnekleridir

Albayrak, “Devletimizin manevi hayatı bize emanettir. Devletimizin kanunlarında da belirtildiği üzere toplumu din konusunda aydınlatma din görevlilerinin vazifesidir. Din görevlileri, milletin gönlüne dokunan manevi rehber ve ahlaki örneklerdir. Din görevlisinin en önemli özelliği yaşantısıyla gönüllere dokunması, insanların hayatında hatıralar bırakmasıdır. Yaşantısıyla, kişiliğiyle, ahlakıyla ve gönül dünyası ile güçlü olanlar çevresini çok güçlü bir şekilde etkiler. Din görevlileri temiz, doğru, sağlam ve sahih bilgiyi Kur’an ve sünnet pınarından alarak sağlam hatlarla, doğru yöntemle ve ehil kişilerin eli ile insanlara götürmekle mükelleftir. Bu görev Müftü hocalarımızın imametinde vaizlerimize, hocalarımıza ve tüm din görevlilerimize emanettir. Bizler sahih ve doğru bilgiyi insanlara ulaştırmadıysak bundan sorumlu oluruz. Kainat boşluk kabul etmez. Bizler bu alanı boş bırakırsak din istismarcıları sahih olmayan bilgilerle gönül dünyamızı ifsat ederler. Yakın tarihte görüldüğü üzere bilgilerimiz düşüncelerimiz zekâtlarımız, kurbanlarımız ve her türlü manevi değerlerimiz FETÖ/PDY tarafında en üst düzeyde istismar edildi.” ifadelerine yer verdi.

- Dini istismar eden grupların hedefi İslamofobiye malzeme taşımaktır

İslam dünyasında yaşanan tehlikeli olaylara dikkat çeken Albayrak, “Bu gün DEAŞ ve benzeri yapıların nihai hedefi Kuzey İslam hattını parçalamak ve tahrip etmektir. Batılıların Kuzey İslam Hattı dedikleri alan Orta Asya’dan, Fergama’dan Başlayıp Türkiye’yi içine alan ve Bosna’da son bulan Hanefi, Maturidi, Nakşi Anadolu irfanının oluştuğu yapıya Kuzey İslam hattı diyorlar. Bu bölgenin en önemli özelliği,  en çok ihtida öykülerinin yaşandığı yani gayri Müslimlerin hidayete erdiği, İslam’ı kabul ettiği bölge olmasıdır.  Bu sebepten dolayı DEAŞ gibi taşeron örgütler bu bölgelerin manevi yapısını Anadolu irfan geleneğini çeşitli yöntemlerle bozmaya çalışıyorlar. Bu konuda din görevlileri basiretli davranarak olayları iyi analiz etmeli ve bu oyunlara karşı tedbirli, bilinçli olmalıdır. Tehlikelerin ve ifsat hareketlerinin sadece batı kaynaklı olmadığını iyi bilmeliyiz. Bu gün İslam dünyasında ve Ülkemiz üzerinde ciddi bir Güne Kore tehlikesi vardır. Çeşitli yöntemlerle insanları toplumsal cinsiyet eşitliği, ensest ilişkiler ve daha nice sapkın yollara götürecek oyunlar sinema ve çeşitli araçlarla İslam dünyasının ve Ülkemizin önüne sergilenmektedir. Bu konuda Müslümanları bilinçlendirmek din görevlilerinin üzerine çok önemli bir görevdir. Çünkü bu Anadolu’nun, bu evlatlarımızın manevi hayatları bizlere emanettir. Bu konuda Sayın Rektörümüz çok teşekkür ediyorum. Üniversite yurtlarında bizlere çok güzel din hizmeti sunma imkânı verdiklerini konuşmasında dile getirdi. İl Müftümüz Hasan Başoğlu hocamıza da bu konudaki gayretleri çalışmalarından dolayı teşekkürlerimi sunuyorum.” dedi.

Bayburt İl Müftüsü Hasan Başoğlu’nun açış konuşmasını gerçekleştirdiği programa, Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mutlu Türkmen, Erzurum İl Müftüsü Şahin Yıldırım, Başkanlık Müftüsü Peyami Güngör, İlahiyat Fakültesi Dekanı Ahmet Özkan, İl Müftü yardımcısı Abdullah Aksoy, Aydıntepe İlçe Müftüsü Mustafa Kabaoğlu, Demirözü İlçe Müftüsü Fatih Samet Okumuş, Müftülük şube müdürleri Sadi Bayoğlu, Kemal Çelebi ve din görevlileri katıldı.

Editör: Mehmet Çalışkan