Dr. Mehmet BULUT
DİB Emekli Başkanlık Müşaviri

İstanbul müftülerinden ve 5. Diyanet İşleri Başkanımız merhum Ömer Nasuhi Bilmen (1883-1971), hakkında çok sayıda kitap ve makale yazılmış, ilmî toplantılar düzenlenmiş bir şahsiyet. Hayatı, ilmî kişiliği, hizmetleri ve eserleri konusunda bir hayli yüksek lisans ve doktora tezi de hazırlandı. Dolayısıyla ben burada, öz geçmişiyle ilgili yazılanları tekrar etmek yerine, bilhassa genç araştırmacıların yapacakları yeni çalışmalara bilgi ve belge teşkil etmesi açısından, Diyanet İşleri Başkanlığındaki sicil/özlük dosyasında yer alan belgeler ışığında hocamızı tanıtmaya çalışacağım. Buna göre konuya ilişkin iki makale kaleme almak istiyorum. Birincisinde Ömer Nasuhi Bilmen’in özlük dosyalarında bulunan belgelerin tür, mahiyet ve muhtevaları, ikincisinde ise bu ilk elden belgeler çerçevesinde hocanın hayatı, hizmetleri ve eserleri üzerinde duracağım.

Başta Diyanet İşleri başkanları olmak üzere Başkanlık personeli için yapılacak araştırmalarda tercümeihâl varakaları, özlük dosyaları ilk elden kaynakların başında gelir. Bu tespit diğer kamu görevlileri için de geçerlidir. Zira resmî hizmette bulunmuş kişiler hakkında gerçeğe en yakın malumat bu dosyalarda bulunur. Günümüzdeki durum hakkında ayrıntılı bilgim olmamasına rağmen, eskiden görevlilerin dosyalarında çok daha fazla belge toplanıp saklandığı kanaatindeyim. Mesela Nasuhi hocanın dosyasında üç yüzün üzerinde belge bulunmaktadır. Hem belge sayısı hem de belgelerin muhteviyatı itibarıyla diğer reislerin dosyaları da farklı değildir hatta bazılarında daha fazlası mevcuttur. Bu açıdan Bilmen’in sicil dosyasında yer alan belgeler, başta diğer reisler olmak üzere dönemsel olarak diğer mensuplarımızın dosyalarında yer alan belgelere de ışık tutacak niteliktedir. Bu dosyaların bir kısmında ilgilinin icazetname/diploma gibi mühim belgeleri de yer almaktadır. Diğer bir kısmında ise kişinin bütün bir hizmet süresince düzenlenmiş izin ve hasta sevk kâğıtları, yazılan reçete ve verilen sağlık raporları gibi bugün için ayrıntı sayılabilecek doküman da bulunabilmektedir. Ancak hemen belirtmeliyim ki sıradan gözüken bu belgeler dahi bazen kişi ve dönemi hakkında önemli birer arşiv malzemesi olabilmektedir. Mesela, şahsın hangi hastalıklara düçar olduğunu, yaptığı memleket seyahatlerini bu belgelerden öğrenebilmekteyiz.

Ömer Nasuhi Hocamızın Başkanlık’ta muhafaza edilen özlük dosyasındaki belgeler daha çok onun 17 yıl süren İstanbul müftülüğü yıllarına ve daha öncesine aittir. Başkanlık görevinde bir yılını bile dolduramadan emekliye ayrıldığından hocanın bu dönemine ilişkin fazla bir kayıt bulunmamaktadır. 

Ömer Nasuhi Bilmen’in Diyanet İşleri Başkanlığı personel arşivindeki özlük dosyasında yer alan belgeleri iki grupta toplamak mümkündür: Bizzat ve doğrudan Bilmen’in şahsıyla ilgili evrak ve Bilmen’le doğrudan ilgili olmamakla birlikte her nasılsa onun dosyasına girmiş diğer bir kısım belgeler. Özellikle İstanbul Müftülüğü ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasındaki birtakım yazışmalar ikinci tür kapsamındadır. Hangi türde olursa olsun bu belgeler, Bilmen’in hayatının yanı sıra onun döneminde Diyanet İşleri Başkanlığının ve İstanbul Müftülüğünün sunduğu hizmetler, bu hizmetlerin ifasında karşılaşılan zorluklar ve hatta o dönemin din-devlet ilişkileri konularında önemli birer bilgi ve belge mahiyetindedir.

Bu kısa bilgiden sonra hocamızın dosyasının ihtiva ettiği belgeler ve bunların mahiyeti üzerinde kısaca duralım.

Bilmen’in doğrudan şahsıyla ilgili evrak ve belgelerin başında icazetnamesi, rüûs intihabnamesi sureti, Medresetü’l-Kuzat’tan mezuniyet rüûsu, Medresetü’l-Kuzat’tan birinci olarak mezun olduğuna dair vesika, memuriyet safahatını gösteren çizelgeler, tercümeihâl varakaları, Heyet-i Telifiye azalığıyla ilgili bazı kayıtlar gelir. Bazı yıllara ait tezkiye varakalarının üst yazıları, hakkında doldurulan ve Başkanlığa gönderilen yeterlilik fişleriyle ilgili yazışmalar da önemlidir. 5 Aralık 1947 tarih ve 3/6657 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe giren bir tüzük, mahalli amirlerince memurların yeterliklerinin takdirini öngörüyordu. Bu bağlamda İstanbul Müftüsü Ömer Nasuhi Bilmen için de yeterlilik fişlerinin doldurulduğunu ifade eden yazışmalara da rastlıyoruz.

61 parçadan oluşan tayin, terfi, nakil mucipleri; 13 parçadan oluşan emeklilik evrakı da hocamızın özgeçmişinin tespiti açısından önemli sayılmalıdır. Dosyasında mezuniyet/izin kâğıtları, izinde iken yerine vekâlet edecek kişileri gösteren yazılar da vardır. Bütün memuriyeti boyunca çok az izin kullandığı için bu nitelikteki evrakın sayısı oldukça azdır. Bu yüzlerce evrakın içinde maalesef hocamıza ait tek bir vesikalık resim bulunmaktadır ki o da 1960 yılına ait bir belgeye yapıştırılmıştır.

“Düyûn İlmühaberleri”ni konu alan çok sayıdaki resmî yazı da hocamızın dosyasında bulunan diğer bir evrak türüdür. Bunlar, Bilmen’in önceki yıllardan kalan dersiam maaşlarının sonradan tahsiliyle ilgilidir. “Dersiam” unvanını haiz kişilerin, bulunduğu memuriyet yanında ayrıca dersiam maaşı aldıklarını burada bir cümle ile hatırlatmak isterim. Nitekim bu türden yazıların başlığı genelde, “Dersiam Ömer Nasuhi Bilmen’in (…) yılı dersiam maaşı tahsisatından düyûna kalan (…) lira alacağı…” şeklinde ifade edilmektedir. Bu cümleden olarak dosyadaki birkaç belgede Bilmen’in İstanbul Müftülüğü yıllarında müftülük personeli arasında dersiam unvanına sahip şahısların listeleri de yer almıştır. Yeri gelmişken bir noktaya dikkat çekmek isterim: Bu listelerde şahısların sıralanırken memleketlerine nispet edilerek zikredilmeleri, kanaatimce önemli bir ayrıntıdır. Mesela Bilmen hoca, asli memuriyet unvanı ayrı, dersiam olarak anıldığında Dersiam Erzurumlu Ömer Nasuhi Bilmen olarak yazılıyordu. Bu tür listelerden birinde Dersiam Batumlu Halil Toros, Dersiam Safranbolulu M. Fehmi Ülgener, Dersiam Kalecikli M. Zühtü Atalık, Dersiam Zileli Bekir Hâki Yener, Dersiam İstanbullu M. Besim Tanrısever adları geçmektedir. Ayrıca bu yıllarda bir görev almış dersiamlara “memur dersiamlar” dendiğini de öğreniyoruz.

Bilhassa İstanbul müftüsü iken hakkında yapılan bazı ihbar ve şikâyet yazıları, gazetelerde şahsıyla veya müftülükle ilgili çıkmış bazı haber ve yazılar ve Bilmen’in bunlar için gönderdiği tavzih, tekzipler de diğer önemli arşiv malzemesidir. Hocanın görevi sırasında karşılaştığı zorlukları göstermesi açısından bunlar da büyük önemi haizdir.

Yukarıda da belirttiğim gibi Ömer Nasuhi Bilmen’in doğrudan şahsıyla ilgili olmayan ve normalde İstanbul Müftülüğü ve/veya Diyanet İşleri Başkanlığı arşivlerinde yer alması gereken bir kısım yazışmalar her nasılsa Bilmen dosyasında yer almıştır. Araştırmalarımda diğer reislerin dosyalarında da bu gibi belgelerin bulunduğunu gördüm. Bu tür belgelerden epey bir kısmı İstanbul’da yapılan müftülük-vaizlik sınavlarına ilişkin yazışma ve sınav tutanaklarıdır. Önceki yazımızda değinmiştim, burada da bir cümle ile belirteyim ki bu dönemde müftülük-vaizlik ehliyet/yeterlilik sınavları İstanbul Müftülüğünün önemli meşgalelerinden birini teşkil etmiştir.

Az sayıda da olsa müftülük personelinden bir kısmının özlük haklarına ilişkin düzenlenen ve gereği için Başkanlık makamına gönderilen evrak da hocanın dosyasında yer almıştır.

Başkanlık tarafından müftülüğün teftişi sonrasında hazırlanmış raporlarından birkaçı da Bilmen’in dosyasında bulunmaktadır. Bu tür raporlarda yer alan bilgiler, 1950’li yıllarda özellikle İstanbul Müftülüğünce yürütülen bir kısım hizmetleri ortaya koyması açısından önemli sayılabilir. Mesela 1953 yılında Müşavere ve Dini Eserler İnceleme Kurulu Üyesi Hasan Fehmi Başoğlu ve Başkanlık Yazı İşleri Müdürü İbrahim Okan tarafından yapılan teftiş sonucu hazırlanan raporda (11 Ağustos 1953 tarih ve 20105 sayılı yazı) İstanbul Müftülüğü Sicillat-ı Şeriyye dairesinin teftişiyle ilgili olarak verilen bilgiler, dinî soruların cevaplandırılmasındaki uygulamayı göstermesi açısından da önemlidir:
“Şimdiye kadar adliye ve kadastro gibi resmî makamlardan vürut eden ve Mahkeme-i Şeriyye sicillatının tatbikine ait varide ve sadıra kayıtlarının bir deftere tespit edildiği anlaşılmıştır. Bu defterlere göre 1952 senesinde 131 ve 1953 senesinde 110 adet istizahlar vürut etmiş ve cevaplanmıştır.” Aynı raporda Müftü Ömer Nasuhi Bilmen’in meşguliyetinin fazlalığı dolayısıyla vaaz etmeye zaman bulamadığı belirtilmiştir. Ayrıca İstanbul’da görev yapan müftü, vaiz, Kur’an öğretmeni ve hayrat hademesinin Müftü Ömer Nasuhi Bilmen’in şahsına derin saygı ve sevgi besledikleri kaydına da yer verilmiştir ki bu önemli bir bilgi sayılmalıdır.

Bu raporda ayrıca İstanbul Fatih civarında 26 Kur’an kursu bulunduğu ve bunların durumunun iyi olduğu belirtilmiştir. Bir talimat gereği, o yıllarda ilkokulu bitirmemiş çocuklar Kur’an kurslarına kayıt edilmemektedir; raporda İstanbul’da bu talimata uyulduğu kaydedilmiştir. Keza Kur’an kursu öğreticilerinin fedakârca çalışmalarından söz edilmiştir. Öğreticilerin çoğunun imam hatip olduğuna ve bunların kurs hizmetlerini kendi camilerinde sürdürmelerinden dolayı asli görevlerini aksatmadıklarına da ayrıca dikkat çekilmiştir. Raporun bir yerinde, İstanbul Müftülüğünün ciddi bir şekilde teftişinin merhum Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki’nin başkanlığı sırasında başlatıldığı da vurgulanmıştır.
İstanbul Müftülüğünce icra edilen vaaz hizmetlerine ilişkin bazı belgeler de Bilmen dosyasında yer almaktadır. Buna göre 1950’li yıllar itibarıyla ramazanda İstanbul’un bir kısım selatin camilerinde vaaz edecek kişilerin ve görev yapacakları camilerin listesi önceden tespit edilerek Başkanlığa gönderilmiştir. Bunlardan 1954 yılına ait listede 53 kişinin ismi yer almaktadır ve vaaz etmekle görevlendirilenlerin tamamının asli görevi vaizlik değildir. Nisan ayına tekabül eden 1955 yılı ramazanında İstanbul’un Eminönü, Fatih ve Eyüp semtlerindeki bazı merkezî camilerinde vaaz etmekle görevlendirilen kişiler arasında A. Şeref Güzelyazıcı, Şefik Eryuvası, İsmail Yürügen, Cemal Öğütçü, Mahmut Bayram Horhor, Naci Saraçlar, Musa Kazım Başak, Mehmet Öğütçü, Nuri Evrem, Hamdi Gökay da yer almaktadır.

Hocamızın dosyasında istisnai olarak müftülüğe alınan demirbaşlar ve bunlara yapılan ödemelerle ilgili belgeler de bulunmaktadır. Bu basit gözüken malzeme de dönemin şartlarına ilişkin bize bazı bilgiler verebilmektedir. Mesela 1948’de İstanbul Müftülüğü binasında bir ihtida odası tefrişi yapıldığı ve bunun için eşya alındığı, 1950’de Süper marka iki adet taşkömürü sobası alındığı bilgileri günümüz insanlarına ilginç gelebilir. 1953 yılına ait başka bir belge de bu kabildendir.

Dosyasındaki 1951 yılına ait bir yazıdan öğrendiğimize göre bu yıl itibarıyla İstanbul’da hademe-i hayrat sayısı 600 civarındadır. O yıllarda İstanbul’un nüfusu bir milyonu geçmiştir.

Görüldüğü gibi merhum Ömer Nasuhi Bilmen Hocamızın özlük dosyasında yer alan doküman hocamızın şahsı yanında Diyanet İşleri Başkanlığı ve İstanbul Müftülüğünün hizmetlerine ilişkin önemli bilgi ve belge mahiyetindedir. Ancak bu malzemenin tasnif edilip derlenmesinin, sistematik hâle getirilip araştırmacı ve okuyucuların istifadesine sunulmasının da bir hayli zahmetli mesai gerektirdiğini belirtmem gerekir. Belirtilmesi gereken bir husus da eski hoca ve idarecilerimizin hayatlarında hatıratlarını yazmaktan uzak durduklarını göz önünde tutarsak özlük dosyalarındaki malumatın cüzi de olsa bu eksikliği telafi edebileceğidir.
 

Editör: Mehmet Çalışkan