Mehmet Feyzi KILIÇ

Bir bakıma kitabın özeti de sayılabilecek giriş bölümünde yazar, dinin insan için “insanın fıtratına yerleştirilmiş ezeli bir hakikat” ve bu hakikatin de İslam; İslam’ın da insanlık dini olduğunu esaslarıyla birlikte anlatır.

Birinci bölümde dinin mahiyetini, insana hayrı ve şerri bildirmesini, insan için maddi manevi saadet anlamına geldiğini; ikinci bölümde dinin ferdî ve toplumsal anlamda zaruri bir ihtiyaç olduğunu, dinin insana verdiği diyanet hissiyle insanın ve dolayısıyla toplumun ahlak ve fazilet anlamında yükselebileceğini dile getirir. 

Üçüncü bölümde insanların tüm fiillerinin iyi mi kötü mü olduğuna hükmeden melekesi vicdandan, onun manasından, ahlakından, şuur ile arasındaki farktan, mahiyetine yönelik fikirlerden söz eder. Dördüncü bölümde dinin millî vicdanı vücuda getiren bir amil olduğunu söyler ve dinin gayesinin faziletli bir ahlak olduğunu ve dinsizliğin hem ferdî hem de toplumsal neticelerini anlatır. Beşinci bölümde dinin insanla doğduğuna, insanlığın varlığıyla yaşayacağına dikkat çeker. Yedinci bölümde dinlere esas fikirlerden, insanlığın ilk dini olduğu iddia edilen animizm ile tabiatperestlik olan natürizmin bir değeri olmadığını delilleriyle ortaya koyar. İnsanlığın ilk dininin İslam olduğunu Kur’an’la delillendirir. Sekizinci bölümde de “İnsanların hilkatlerindeki hikmet ve gaye Allah’a ubudiyettir.” diyerek izahlar getirir. Dokuzuncu bölümde “Hak din, Hakk’ın dinidir.” sözünden hareketle hak dinin ne olduğunu, semavi dinlerin İslam’la yeniden ihyasını ve İslam nazarından dinlerin tekâmülünü anlatır.

Onuncu bölümde batıl din ve itikatların nasıl ortaya çıktığından, on birinci bölümde hak dini batıl dinlerden ayıran özelliklerden bahsettikten sonra on ikinci bölümde de İslam öncesi dünyanın durumunu, İslam’ı ve onun esaslarını açıklar. On üçüncü bölümde İslam’da ibadetleri ve onların önemini; on dördüncü bölümde İslam’da ahlakı anlatır ve ahlakın nasıl mümini olgunlaştırdığını, güzelleştirdiğini ifade eder. On beşinci bölümde İslam’da akla verilen önemi, akılla nakil arasında çelişki bulunmadığını, İslam’ın tüm insanlar için tabii ve umumi bir din olduğunu söyler. On altıncı bölümde peygamberleri ve onların vasıflarını anlattıktan sonra son bölümde de peygamber olan Hz. Muhammed’i (s.a.s.) anlatır. Akseki, İslam Fıtrî Tabiî ve Umumî Bir Dindir adlı eserinde İslam dinini bir bütün olarak ele alarak onun bireysel, toplumsal ve tarihi zeminini, arka planlarıyla birlikte kaleme almış, fıtratla yakın ilişkisini delilleriyle ortaya koymuştur.

Editör: Mehmet Çalışkan