Dr. Bahattin AKBAŞ

DİB Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı O, insanlar arasında âlemde en çok sevilendir. Yeryüzünde kimse onun kadar sevilmemiş ve ona yazıldığı kadar kimseye şiir, naat, övgü ve kitap yazılmamıştır. Onu görmek ve onunla sohbet etmek, dinin ahkâmına ve vahyin inişine tanıklık etmek gibi bir nimete erişen ilk Müslümanlar/ashap Hz. Peygamber’i canlarından özge sevdiler. Onların Allah’ın elçisine karşı duydukları sevgi ve bağlılık bize müstesna bir örnek teşkil eder.

Ashab-ı kiram, Hz. Peygamber’e karşı derin saygı ve sevgi duyardı. Onun huzurunda bulunmaya can atarlar; ona olan muhabbet ve saygıları ile gül yüzünü görünce ayrı bir ferahlık duyarlardı. Hz. Aişe aktarır: “Hz. Peygamber’e ashaptan biri geldi ve dedi ki: ‘Ey Allah’ın elçisi, andolsun ki, siz bana kendi nefsimden, ailemden ve malımdan daha sevgilisiniz. Sizi evladımdan da çok seviyorum. Bazen evimde oluyorum ve hatırıma siz geliyorsunuz. Gelip mübarek yüzünüzü görmeden duramıyorum. Kimi zaman aklıma öleceğimiz ve sizin cennete girip peygamberlerle yüce makamlara çıkacağınız geliyor. Ben ise cennete girdiğimde sizi göremeyeceğimden endişe ediyorum.’ dedi. Hz. Peygamber ise bir süre ona bir şey söylemedi. Sonra Nisa suresi 69. ayeti nazil oldu. ‘Kim Allah’a ve peygambere itaat ederse işte onlar –cennette- Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihlerle beraber olacaktır. Onlar ne iyi arkadaştırlar!’” (Taberani, el-Mu’cemu’s-Sağir, Hadis no: 52.)

Enes b. Malik’ten nakledildiğine göre, bir kimse Hz. Peygamber’e, “Kıyamet ne zaman kopacak?” diye sormuştu. Hz. Peygamber de bu soruya yine soruyla karşılık vermiş: “Sen kıyamet için ne hazırladın?” demiştir. O sahabe ise “Büyük bir şey hazırlamadım ancak Allah’ı ve Rasulünü çok seviyorum.” deyince Hz. Peygamber: “Sen sevdiğinle beraber olacaksın.” buyurmuştur. Sahabe Enes, Hz. Peygamber’in bu sözüne sevindikleri kadar hiçbir söze sevinmediklerini haber vermişti. (Buhari, Fedailü Ashabi’n-Nebi, 6.)

Ümmetinin onu, uğrunda ailelerinden ve bütün mallarından vazgeçecek kadar çok sevmelerine, onu özleyip vuslatına can atmalarına karşılık Hz. Peygamber de ümmetini çok seviyor ve özlüyordu. Bir defasında ashabı ile birlikte iken; “Kardeşlerimle buluşmayı çok özledim” dedi. Ashap ise, “Ey Allah’ın Rasulü, biz senin kardeşlerin değil miyiz? ” dediler. Hz. Peygamber, “Siz benim ashabımsınız. Kardeşlerim ise beni görmeden bana iman edenlerdir.” buyurdular. (Taberani, el-Mu’cemu’l-Evsat, Hadis no:5494.)

Âlemlere rahmet Hz. Muhammed (s.a.s.) insanların en iyisiydi. Zatürrika Gazvesi dönüşü Hz. Peygamber kılıcını bir ağaca asıp dinlendiği sırada Gavres b. Haris adlı bir müşrik ağaçtan kılıcı alıp Hz. Peygamber’i öldürmeye teşebbüs etmiş, Hz. Peygamber’e, “Şimdi seni benim elimden kim kurtaracak!” demiş, Hz. Peygamber “Allah!” deyince kılıcı elinden düşmüş ve teşebbüsü başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu defa Hz. Peygamber, kılıcı eline alıp “Şimdi seni benim elimden kim kurtaracak?” demiş fakat sonra affetmiştir. Kabilesinden cesur bildikleri Gavres’in bir şey yapamadan geldiğini gören arkadaşları, “Ne oldu, neden bir şey yapamadın?” diye sormuşlar; Gavres ise başından geçen hadiseyi anlatmış ve “Ben şimdi insanların en iyisinin yanından geliyorum.” demiştir. (Buhari, Cihad, 84, Megazi, 31-32.)

Âlemlere rahmet Hz. Peygamber risalet görevini hakkıyla ifa edip ebedî âleme irtihal eylediğinde geride ümmetine emanet olarak Kur’an ve sünneti bırakmıştır. Hz. Peygamber’in güzel ahlakı, siret ve sünneti ebedî hayat ölçüleri olarak sonraki nesillere intikal etmiştir. Hz. Muhammed (s.a.s.) Allah’ın peygamberi olmasının yanında aynı zamanda insandı. Yüce Allah onu ilahi mesajını insanlığa iletmesi için seçti ve görevlendirdi. Ve onun en yüce ve üstün ahlak üzere olduğu hakikatini ilan etti. (Kalem, 68/4.) Kasemle Allah’ın elçisi Hz. Muhammed’de en güzel örnek vardır, buyurdu. (Ahzab, 33/21.) Vahye muhatap olan bir peygamberin ümmeti ve tabileri olarak onun en güzel ahlakı, yaşantısı ve örnekliği şiarımızdır. Bütün insanlık onun gibi bir beşeri bir defa görmüş bir defa daha göremeyecektir. Her bir mümin onun ahlakını ölçü bilir.

İnsanlar arasında ayrım yapmayan, herkese selam veren, ilim ehline destek olan, komşu ilişkilerinde çok hassas davranan, ayıpları yüze vurmayan, temizliğe önem veren, çocuklarla şakalaşan, onları çok seven,  hep hayrı ve iyiliği tavsiye eden, misafiri ve ikramı seven, cömert, güler yüzlü, yoksulların sahibi, düşkünlerin kanadı, dostlarını ihmal etmeyen, hatırlarını soran, vefalı, sözüne sadık, merhametli, affedici, iyi bir eş, şefkatli bir baba, iyi bir dost, emanete ihanet etmeyen, kötü, kırıcı söz etmeyen, kimseyle çekişmeyen, mütevazı, adaletli, çalışkan, sorumluluk sahibi, duyarlı, bir peygamber ve aynı zamanda bir insan olan, dosdoğru olan, sade yaşayan bir kul/elçi oluşu onun güzel ahlakının yansımalarından bazılarıdır.

Müslümanlar âlemlere rahmet olarak gönderilen Allah’ın Rasulüne layık olmak için çabalamak sorumluluğundadırlar. Müslümanlar Muhammedi ahlak ile ahlaklanan, Allah’ın boyası ile boyanan, kalbini tevhit nuru ile nurlandıranlardır. Hz. Muhammed’i (s.a.s.) sevmek ve onu örnek almak demek; güvenilir, affedici, merhametli, hoşgörülü, sözünde duran, cömert, alçakgönüllü, çalışkan, dosdoğru, adil, şükreden, itaatkâr bir kul olmak demektir.

Editör: Mehmet Çalışkan