Bünyamin ALBAYRAK
Ahmet ÜNAL

Kürsülerin hatibi, mihrapların imamı, imam hatip liselerinin öğretmeni, davranış ve konuşmasıyla gönülleri fetheden kâmil bir insan. Ardından sadaka-i cariye olarak Kur’an kursları ve camiler bırakan, ilim ve irfan ehli nice insanın yetişmesine vesile olan hademe-i hayrat, öncü bir âlim: Ahmet Vanlıoğlu Hoca. 1943 yılında ailesinin her yaz yayla için gittikleri Bayburt’un Armutlu köyünde dünyaya gelen Ahmet Hoca aslen Ofludur. Babası İsmail Efendi, annesi ise Hatice Hanım’dır. Ahmet Vanlıoğlu, ilk dinî eğitimini ailesinin yanında alır, kısmen de hafızlığa başlar. Konya’da imam hatip olan abisi İlyas Vanlıoğlu’nun yanında hafızlığını tamamlayan küçük Ahmet, ilmin ilk durağı olan hafızlığını ikmal etmenin gururuyla memleketi Of’a geri döner. Ancak eğitim yolu uzundur ve o bu yolda yılmadan yürümeye devam etmekte kararlıdır.

Ahmet Vanlıoğlu, Of’un Çalek köyünde bölgede Çalekli Dursun Efendi diye bilinen Dursun Feyzi Güven Hoca’nın yanında on iki yaşına kadar eğitimine devam eder. Eniştesi Mahmut Ustaosmanoğlu Hoca, İstanbul’da bulunan İsmailağa Camii ve Medresesi’ne görevlendirilmesi üzerine, yanına ailesini ve kayınbiraderi olan Hafız Ahmet’i de alarak İstanbul’a gider. Ahmet Vanlıoğlu için İstanbul günleri böylelikle başlamış olur. Onun için eğitimin yeri ve zamanı yoktur. Nitekim İstanbul’a gelir gelmez Kesikbacak İsmail Efendi ve Gönenli Mehmet Efendi gibi hocalardan ders almıştır. Ayrıca ilkokulu ve ortaokulu bitirmiş, lise eğitimini tamamlamak için İstanbul İmam Hatip Lisesine dışarıdan kayıt olmuş, gece gündüz çalışarak mezun olmuştur. Sonra da Yüksek İslam Enstitüsüne kaydolmuş ve 1966 yılında bu okulu birincilikle bitirmiştir. Onun Diyanet İşleri Başkanlığındaki ilk resmî görevi ise 1963 yılında başladığı İstanbul Üsküdar Arakiyeci Hacı Cafer Camii imam hatipliğidir.

Ahmet Hoca, Yüksek İslam Enstitüsünü bitirdikten sonra Sakarya İmam Hatip Okulunda öğretmenliğe başlar. Okuldaki görevinin yanı sıra her gün sabah namazından sonra farklı camilerde vaaz vermeye gayret gösteren Hoca, kısa zamanda hem öğrencilerin hem de bölge halkının gönlünde taht kurar. Öğretmenlik görevini sürdürürken vatani görevini ifa etmek üzere askere gider. Balıkesir’de askerliğinin ilk bölümünü tamamlayan Hocamız, ikinci vatanım dediği Elazığ’a yedek subay olarak gittiği günlerde vaaz vermek için müftülüğe müracaatta bulunur. Bu talebi uygun görülür ve vaaz vermesine müsaade edilir. Ahmet Hoca, yaptığı hizmetlerden ötürü o kadar sevilir ki askerliğini tamamlayıp İstanbul’a dönmek için garaja gittiğinde büyük bir hareketlilik fark eder. Kalabalığın içine girince kadirşinas Elazığlıların kendisini yolcu etmeye geldiğini anlar ve hüzünlü bir veda gerçekleşir.

Askerden dönen Ahmet Vanlıoğlu için farklı bir dönem daha başlar. Diyanet İşleri Başkanlığı, 1971 yılında onu İstanbul’a müftü yardımcısı olarak tayin eder. Ahmet Hoca, idari görevi dışında şeyhülislamlık arşivini, kadı sicili arşivini, Yüksek İslam Enstitüsünden arkadaşı Sadık Albayrak’ın gayretleriyle gözden geçirerek hizmete sunmuştur. Yine bu dönemde Hanefi mezhebinin önemli fıkıh kitaplarından olan İmam Serahsi’nin El-Mebsud isimli kitabını arkadaşlarıyla bir ders halkası kurarak okumuştur. Aynı zamanda arkadaşlarıyla beraber kurdukları İmam Ebu Hanife ve İmam Maturidi Araştırma Vakfı vesilesiyle Bekir Topaloğlu Hocamızın içinde yer aldığı bir ekiple birlikte İmam Maturidi’nin el yazması tefsirini on sekiz cilt hâlinde Arapça olarak yayımlamıştır.

1970’li yılların başından itibaren ülkemizde yine birtakım olaylar sahnelenmeye başlar. Vatan evlatları iki ayrı gruba bölünüp birbirleriyle çatıştırılmak istenir. Bu olayların farkında olan Diyanet İşleri Başkanlığı, toplum tarafından tanınan ve vaaz irşatta etkili olan müftü, vaiz ve imamları çeşitli illere göndererek birlik ve beraberliğin sağlanması noktasında çalışmalar yapar. Bu önemli görevi icra edenlerden birisi de Ahmet Vanlıoğlu’dur. Hocamız bir grup arkadaşıyla beraber Diyarbakır’a gitmiştir. Onun dinî hitabetteki başarısı, konuşmalarındaki samimiyeti ve derslerine çok iyi hazırlanması kısa zamanda halkımız üzerinde tesir etmiştir. Sohbetlerinde, İslam kardeşliğiyle birbirine bağlı olan müminlerin ayrısı gayrısı olamayacağını, birlik ve beraberliğimizi muhafaza etmek için kardeşlik bilincimizin canlı tutulmasını tavsiye etmiştir.

1977 yılında Ahmet Vanlıoğlu Hoca’nın tayini Ankara’ya yapılmış ancak o, talebelerinden ayrılmamak için vaiz olarak İstanbul’da görevine devam etmiştir. 1979 yılında ise arkadaşlarıyla birlikte İsmailağa Camii İlim ve Hizmet Vakfının kuruluşunda yer almıştır. “Yeter ki ülkemizin geleceği olan gençlerimize ve çocuklarımıza ilmî birikimimizi aktaralım; onlar, ilim ve irfandan asla ayrı kalmasınlar!” şiarıyla bir yandan Kur’an kursunda eğitim öğretimlerini devam ettiren talebelere ders vermiş, diğer yandan da onların iaşe ve ibatelerinin temin edilmesi hususunda büyük fedakârlıklarda bulunmuştur. Hocamız, çocukları ve gençleri aynı nehre akan yağmur damlaları olarak görmüş, onların ilim, irfan ve hikmetle buluşmaları için maddi ve manevi ne gerekiyorsa yapmaktan kaçınmamıştır. Onun amacı, ilkokulu bitiren ve kursuna aldığı her bir çocuğun iyi bir eğitim almasını, kendisinin yaptığı gibi imam hatip lisesi okumasını ve güzide bir hoca olmasını sağlamaktır. Nitekim bir defasında durumu şöyle ifade etmiştir: “Kur’an kurslarında hafız ve âlim yetiştirelim. İmam hatip okullarına sahip çıkıp onları güçlendirelim. Halkın yardımlarını devletin kurumları olan Kur’an kurslarına ve imam hatiplere aktaralım. Her ikisini de iyileştirelim ki vatanımız ve milletimiz için hayırlı sonuçlara ulaşalım.” Onun hedefi ise çağın idrakine en güçlü bir şekilde İslam’ı söyletmektir. Her bir talebesinin din-ü devlet mülk-ü millet yolunda rızaen lillah hizmet üretmesidir.

Öncü âlimler için hizmet etmenin yeri, zamanı ve makamı yoktur. Hocamız, İstanbul’da Marpuçcular Camii, Rüstem Paşa Camii, Yeşil Direk Camii, Hacı Küçük Camii, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii, Hoca Paşa Camii gibi camilerde vaaz ve irşatta bulunmuştur. Esnaf ve sanatkârların ahlak ve maneviyatını yükseltmek için aralıksız dersler yapmıştır. Ahmet Hoca, 2007 yılında emekli olmuştur. Ancak onun için emeklilik bir köşeye çekilmek değildir. Emekli olduktan sonra da gece gündüz demeden insanlara İslam’ın yüce hakikatlerini anlatmaktan bir an olsun geri durmamıştır. Yetiştirdiği on binlerce talebesi bu verimli topraklara ekmiş olduğu tohumlar gibidir. Rahle-i tedrisinden geçmiş bu talebeler hocalarının izinden gitmekte, ülkemizin hatta dünyanın çeşitli yerlerinde geleceğe umut olacak yeni tohumlar ekmekte ve talebeler yetiştirmektedirler.

Ahmet Vanlıoğlu, 28 Ocak 2020 tarihinde aramızdan ayrılarak baki âleme göç eyledi. Fatih Camii’nde başta Diyanet İşleri Başkanımız ve on binlerce seveninin katılımı ile kılınan cenaze namazının ardından Edirnekapı Mezarlığı’na defnedildi. Bu vesileyle başta Hocamız olmak üzere tüm öncü âlimlerimizi saygı ve hürmetle yâd ediyoruz. Yüce Rabbimizden her birisi için rahmet diliyoruz. Cenab-ı Hak, böylesine bir hayırlı hayat yaşayarak arkamızdan sadaka-i cariye olacak hizmetler bırakabilmeyi bizlere de nasip eylesin!

Editör: Mehmet Çalışkan