Söyleşi: Mahir KILINÇ

Sel felaketinin olduğu Sinop’un Ayancık ilçesinde görevlisiniz ve orada yaşıyorsunuz. Felaket esnasında ne gibi hadiseler yaşadınız ve sonrasında hangi çalışmalarda bulundunuz? 

Ayancık’ta yaşanan sel afetinden etkilenen bir birey olarak hem kendime hem aileme hem de Ayancık halkına maddi manevi destek sunmak görevimizdir diyerek sahada çalışmaya başladık.

Eşim, işi sebebiyle sel günü hastanedeydi. Hastanemiz, Ayancık’ta selden en çok etkilenen ve zarar gören yer. Eşim bizi arıyor ve bize kesinlikle dışarı çıkmamamız gerektiğini söyleyerek durumumuzun nasıl olduğunu soruyor ama biz oradaki  durumun farkında değiliz. Çünkü bizim bulunduğumuz mahalle, selden orası kadar etkilenen bir konumda değil. Eşim telefonda bize hastanenin bulunduğu yerin çok kötü olduğunu söylüyordu. Onunla konuşurken biz de evde telaşlanmaya başladık. Sel felaketi, hastanemizin bodrum ve zemin katını kullanılmaz hâle getirmişti ve “En son artık hastane de gidecek.” diyen eşim duaya sarıldığını söyledi. O gece endişe içinde sabaha kadar bekledik. Eşim iki gün sonra eve gelebilmişti. Hamdolsun canımıza bir şey olmadı. Allah’ım ölenlerimize rahmet, geride kalanlara da sabırlar versin. Çok büyük bir acıydı. Böylesi zor bir zamanda bize düşen kendi yaralarımızı sararken toplumun yaralarını da sarmaktı. Biz de hemen Ayancık halkının bizlere maddi manevi ihtiyacı olduğunu düşünerek çalışmalara başladık. Ayancık ilçemize gelen yardımları Diyanet Vakfı aracılığıyla ihtiyacı olan kardeşlerimize ulaştırmaya çalıştık. Gönüllü hanım kardeşlerimize ve gençlerimize ulaştık. Duyarlı hanım kardeşlerimizle birlik ve beraberlik içinde yardımları selzedelere ulaştırmaya çalıştık. Selin alıp götürdüğü Babaçay köyünden gelen ölüm haberleri bizleri  derinden üzdü. Bizler de cenaze yakınlarının bize ihtiyacı olduğunu düşünerek taziye ve manevi destek ziyaretlerinde bulunduk. 

Selzede  kardeşlerimizin yaralarını sarmaya yönelik uygulamaya koyduğumuz “Birlik ve Beraberlik İçinde Yaralarımızı Sarıyoruz Birlikte Güçlüyüz” adlı projemiz onaylandı. Bu projeyle birlikte selzede kardeşlerimizin yaralarını sarmaya devam edeceğiz inşallah.

Ülkemizin en ücra köşelerine dahi uzanan vefa destek grubunun bir ferdi ve din hizmetinde bulunan bir görevlimiz olarak afet sonrası afetzedelere destek ve yardım açısından kadının önemini anlatır mısınız?

Bir toplumun gelişiminde kadının önemi herkesçe malumdur. Kadın, yetiştirdiği birey dışında kendisi de evinde ve sosyal organizasyonlarda sahada olmayı başarmıştır. Sahada olan kadın bizzat topluma güven ve cesaret aşılamıştır. Tarihten günümüze kadar kadın kahramanlarımız bizlere hep bunu göstermiştir. Böylesi doğal afet ya da felaketlerde kadınların bulunması öncelikle afetten etkilenenlere, özellikle kadınlara ciddi anlamda destek sağlamaktadır. Kadın, anne olmanın getirdiği o yapıyla sanki o insanları değil toplumu âdeta bağrına basmaktadır. Ayrıca kadınların şefkat ve merhamet yüklü gönüllerinden dökülen sözler hem maddi hem manevi krizlerin ortasında kalakalmış insanları rehabilite etmektedir. Kadın her türlü cefaya karşı koyabilen, her türlü acıya merhem olmayı başarabilen kimsedir. Toplumun da hemen her alanda, özellikle böylesi zor günlerde kadına ihtiyacı çok fazladır. 

Afetin ilk gününden bugüne kadar sürekli afetzedelerin arasındasınız. Yaşamış olduğunuz, kalplere dokunan bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?

Anne ve babasını selde kaybeden bir hanım kardeşimizin evine ziyarete gitmiştik. Cenaze sahibinin kızı benim öğrencimmiş, orada öğrendim. Öğrencim o acı gününde beni görünce hemen bana sarıldı. “Hocam anneme ve babama dua edin.” cümlesinin devamında “Bizi düşünüp geldiniz, bizim yanımızda oldunuz. Allah sizlerden razı olsun.” dedi. Bizler de selden ölen kardeşlerimiz için hatimler okumaya başlatmıştık. Hatimler okuyup dualar ettiğimizi ve onları da dualarımıza kattığımızı söyledik. Yanlarında olduğumuzu hissetmeleri, cenaze yakınlarını bir nebze rahatlatmıştı.

İlçemizde yaşanan sel felaketinin oluşturduğu enkazı en kısa zamanda kaldırmak için yaralarımızı sarmaya gelen askerlerimize, hanım kardeşlerimizin yaptığı ikramları ulaştırmak, onlara aracı olmak, bizleri çok sevindirici olaylarla karşı karşıya bıraktı. Bir askerimizin “Annem! Ellerine sağlık, Allah razı olsun, yine bekleriz.” demesi, askerlerimizin bizleri anne yerine koyması gözyaşlarımızla oradan ayrılmamıza sebep oldu.

ÖZ GEÇMİŞ

Esma Ak, 1972 yılında Sinop’un Ayancık ilçesinde dünyaya geldi. Lise eğitimini Ayancık  İmam Hatip Lisesinde tamamladı. İstanbul  Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun olan Ak, 2017 yılında Samsun  Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dinî Rehberlik ve Danışmanlık bölümünde  yüksek lisans eğitimini tamamladı. 2005-2020 tarihleri arasında Kur’an kursu öğreticisi olarak çalıştı. 2020 Eylül ayından itibaren hem vaizlik hem de aile ve dinî rehberlik bürosunda koordinatörlük görevini sürdüren Esma Ak, evli ve üç çocuk annesidir.

Editör: Mehmet Çalışkan