Hatıralarını yazdığı “Yel Üfürdü Su Götürdü” kitabında Mahir Kaynak, içinde bulunduğu zor durumdan kurtulmak için büyük çaba sarf ettiğini, kimden yardım/para istediyse alamadığını, gerekli desteği bulamadığını, bundan dolayı çok sıkıntı çektiğinden bahsediyor.

İnsanlar tarafından karşılanmayan ihtiyacını hiç olmazsa Allah’tan karşılayayım diye düşünür. Bu maksatla camiye gider. Namaza başlar. Ola ki, cemaatten biri halimi-hatırımı sorar da ihtiyacım karşılanır der. Bir müddet devam eder ne soran ve ne de veren var! O’ndan da aradığını bulamayan Kaynak, ‘Allah’ta beni görmüyor, O’da beni unuttu’ anlayışıyla camiyi-cemaati ve namazı terk eder.

Her insan bir başkasının öğüdüne ihtiyaç duyar. Öğütçüsü olmayanlar her daim bocalar.

İnsan, kimden ne istediğini, nasıl isteyeceğini bilmelidir. Ne aradığı, neyi aradığını bilinmezse bulunanın da ne olduğunu anlayamaz. Arananın nereden nasıl temin edileceğini bilmeli, çalınacak kapıyı ona göre çalmalıdır.

Alayişe ve vitrine takılıp kalmamalı, ihtiyaç fazlası mal ve eşya almamalı. Götüreceği ve hesabını verebileceği kadar almalıdır. Sadettin Ökten; ‘tüketim toplumlarında kanaat kapısının anahtarı tüketime karşı çıkmak değil, müstağni kalmaktır. Dünya nimetlerine müstağni kaldığınız oranda özgürsünüz’ (…) küreselleşmede tüketmeye de vakit yok, sadece almak, sahip olmak var’ der.

Bir dostum şöyle bir hatıra anlatmıştı.

Milli eğitimden emekli bir memur, uhdesinde olan menkul ve gayr-ı menkulleri eşine, çoluk-çoğuna taksim etmiş. Kendine de bir daire kalmış. Müftüye varıp; “Hocam, mirasımı taksim ettim. Bana kalan daireyi de -yanımda götürmek istiyorum- bağış yapıyorum” der. Evet bizler de yanımızda ne götüreceğimize bakalım. İsterken bu durumu da göz önünde bulunduralım. Aşırı hırs ve tama içinde olmayalım.

İyi bakmak, iyi görmek ve iyi yaşamak gerekir. Savaşlar veya hastalık (Kovid-19 vs.) sebebiyle günlük ülkemizde olduğu kadar dünyada da çok sayıda insan ölmekte. Ölümün çok uzağımızda olmadığını hatırımızdan hiçbir zaman çıkarmayalım. Ölümü sıradanlaştırmayalım, aksine ibret alalım. Yaptıklarımızın, söylediklerimizin, karşılığını göreceğimizi her daim hatırlayalım. Ölümün yok olmak değil, güç ve kudret sahibiyle buluşmak olduğunu unutmayalım.        

Çoğu zaman bakmak görmek için yeterli değildir. Bu yüzden kıymetli düşünürlerimizden İsmet Özel kitaplarından birinin ismini “Bakanlar ve Görenler” koymuştur. Öyle anlaşılıyor ki her bakanın göremediği gibi, gören de anlamıyor.

İnsan bakarken nerden nasıl baktığı önemlidir. Rasim Özdenören “Yumurtayı Hangi Ucundan Kırmalı” isimli kitabında, Mimar Sinan’ın kalfalık eserim dediği, İstanbul’un simgelerinden Süleymaniye Camii için; materyalist birinin ‘bunu yapan emek ne değerli, milliyetçinin ne muhteşem sanat eseri, İslamcının ise ibadet etmek için ne güzel yapıdır’ dediğini yazar. Bu metafordan da anlaşılıyor ki, insan Allah’ın nazarından ziyade kendi düşünce ekseninden bakmaktadır.

Ökten, “Göz yanılır, kulak yanılmaz” der. Kulağa ne verirsen alır, belki işitmez; ama işitmemek yanılmak demek değildir. Malum olduğu üzere çizimlerde göz yanılgısı çok kullanılır…

Hz. Süleyman’ı ziyarete gelen Belkıs kıssasında olduğu gibi. Sebe Melike’si Hz. Süleyman’ın sarayına geldiğinde altından su akan şeffaf yoldan yürürken ıslanmaması için eteğini toplaması gibi…         

Bu yüzdendir ki, Sevgililer Sevgilisi “…basiretle bakmak…” gerektiğine işaret eder.

“Âleme Bir Yâr İçin Âh Etmeye Geldik” kitabında Ökten; “… Süleymaniye medreselerinden birinde konferansa davet edildim. Orada öyle güzel mimari bir yapı var ki, insan hayrete düşüyor. Ruhuma tesir etti, şifa verdi o mekân. O mimari yapı da bana anne sütü gibi iyi geldi. Mühim olan insanın bir arayış içinde olması, öyle olunca Cenabı Allah mahrum etmiyor. Ya bir insan çıkıyor karşısına ya güzel bir mekâna koyuyor onu; ama bir şekilde mahrum etmiyor” diyor.

İnsan: Ne aradığını, kimden ne istediğini bilmeli,

Neye niçin baktığını anlamalı, görünenden ibret almalı,

Yaratıcıya karşı mütevazı, dünyaya karşı ise müstağni olmalıdır.

İkinci şahsın görüş ve düşüncesine her zaman için ihtiyaç olduğunu unutmamalıdır.