ALLAH’IN SEVGİSİNİ KAYBETME KORKUSU (TAKVA)

Abdullah b. Mes’ud’tan nakledildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “Allah’ım senden hidayeti, takvayı, iffeti ve gönül zenginliğini istiyorum” (Müslim, Zikir, 72). Hadislerde bazen tek bir konuya vurgu yapılır bazen de toplu şekilde birbirleri ile bağlantılı konuların hepsine vurgu yapılır. Birlikte zikredilen konular, çoğunlukla birbirini tamamlayan ve destekleyen konulardır. Allah’tan gelen güzel bir hidayet, hidayetin ruhuna uygun bir takva, takvanın beraberinde getirdiği iffetli bir yaşam ve ardından gönül zenginliğine ulaşmakla zirve yakalanmış oluyor.
 
Hidayet, kişinin gözünü ve gönlünü hakikate açması ile başlar. Önyargılarından arınmış bir zihnin, okuduklarını, gördüklerini ve duyduklarını makul ölçüler içerisinde değerlendirmesi ile hidayete doğru mesafe kat edilmiş olur. Allah, hakikati görmek isteyenler için türlü işaretler ve ayetler ile yardımcı olmaktadır. Hidayet, biraz bizim gayretimiz, biraz da Rabbimizin yardımı ile elde edilebilecek güzel bir neticedir. Hidayeti anlamlı kılan şey ise, arkasından gelecek takvalı bir yaşamdır.
 
Takva, genellikle “sakınmak” olarak tercüme edilir. Allah’tan sakınmak, günahlardan sakınmak ve  haramlardan sakınmak gibi birleştiği kelimeye yön veren bir anlamı barındırır. “Korku” olarak da zikredildiği görülmektedir. “Allah’tan korkmak”, tabiri de takvanın anlamları içerisinde yer alır. Fakat buradaki korku, bizim günlük dilde kullandığımız anlamının dışında bir anlamda kullanılmaktadır.
 
Sevdiğimiz bir insanı memnun etmek, onun beğenisini elde etmek için çaba gösteririz. Sosyal medyadaki bir paylaşımımızın beğeni alması için söylediklerimizi defalarca gözden geçiririz. Sevdiğimiz insanı memnun edememe ya da var olan sevgisini kaybetme korkusu ile daha özenli bir tutum içerisinde olmak için çalışırız. Takva kelimesi, Allah’ın sevgisini kaybetme korkusu olarak da değerlendirilebilir. Helal dairesinin içerisinde yer alıp haramlardan uzak durarak, Allah’ın sevgisini kazanmaya çalışmaktır.
 
Takva, bazen en hayırlı azık, bazen de bir çıkış kapısı olarak ayetlerde ifade edilir: “...Azık edinin; kuşkusuz azığın en hayırlısı takvâdır...” (Bakara, 2;197) ; “...Kim Allah’a saygısızlıktan sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu gösterir” (Talak, 65;2). Azık, insanın yaşamını devam ettirmesi için ihtiyaç duyduğu yiyecektir. Burada da manevi yaşamını devam ettirebilecek azığın takva olduğuna vurgu vardır. Maneviyatın devamı için takvaya ihtiyaç vardır. Böyle bir hassasiyetle yaşamına devam edenler için de Allah bir çıkış kapısı gösterecektir.
 
İffet, haramlardan uzak durmak, kötü söz ve davranış şekillerinden uzak durmaya çalışmak olarak tarif edilmektedir. Felsefe ve ahlak kitaplarında: “Yeme içme ve cinsel arzular konusunda ölçülü olmak, aşırı istekleri bastırıp dinin ve aklın buyruğu altına sokmak suretiyle kazanılan erdem” (Dia, İffet mad.) olarak tanımlanmaktadır. İffet, takva kelimesi ile yakın anlamlara gelmektedir. İkisinin de ortak yönleri, nefsin kontrol altında tutulmaya çalışılmasıdır.
 
Dinin rehberliğinde ve aklın yol göstericiliği ile hidayete eren insanın, Allah’ın sevgisine ve ruhi olgunluğa erişebilmesinin yolu takva ve iffetten geçmektedir. Bunların üzerine inşa edilen bir yaşam tarzının insana sunacağı en güzel şey de gönül zenginliğidir. Gönlü zengin insan, fakir olsa da zengindir. Hayatındaki güzellikler ile mutlu olmayı bilen kişidir.
 
Allah’ım senden hidayeti istiyoruz. Takvanın ve iffetin olgunlaştırdığı bir hidayeti istiyoruz. Sonunda gönül zenginliğinin olduğu bir hidayeti talep ediyoruz. Sen, nasip eyle inşaallah...