Zaman zaman yapmaya çalıştığım cami ziyaretlerinin birinde tanıdım onu. Yatsı namazını eda ettikten sonra Aşr-ı Şerifi caminin müezzini olarak o okumuştu. İçimden: “Hocamızı keşke değerlendirsek” diye geçirmiştim.

Sonraki günlerde Rabbim bir imkân verse de arkadaşımızı başka bir görevde değerlendirebilsek keşke deyip durdum.

Ve Rabbim imkân verdi.

Müftülüğümüzün şehrin merkezi yerinde yayın satışı bürosu vardı. Oradaki arkadaşımız ayrılınca hemen aklıma o geldi. Kendisiyle de konuşarak büroda görevlendirdik.

Demek ki her arkadaşımızı fıtrat ve kabiliyetine uygun yerde değerlendirmek lazımmış. Kısa sürede işi kavradı. Büroyu derleyip toparladı.

Bünyesi çok zayıftı. Her gördüğümde şakalaşırdım: “Biraz yemek ye; yoksa seni rüzgâr uçuracak” derdim. Hep gülerdi.

Yüzünden tebessümün eksik olduğu hiçbir görüntüsü gelmiyor gözümün önüne.

Babası korona virüse yakalanmış. Onu hastanede ziyaret edip eve döndükten sonra ölüm meleğiyle karşılaşmış.

Mekânı cennet, makamı âli olsun...

Ölüm sadece covid 19’la gelecek zannediyoruz bazen.

Virüs bulaşmazsa ölmeyiz sanıyoruz.

“Süresi dolunca Allah hiç kimseyi geciktirmez” (Münafikun,11) hakikatini göz ardı ediyoruz.

Güzel yaşamak lazım...

Kırmadan, incitmeden, hak yemeden, hakka girmeden...

İzah etmekte zorlanacağımız görüntülerle Allah’ın huzuruna çıkmamak lazım. Taşımakta zorlanacağımız yükleri yüklenmemek lazım...

“Nereden kazandın, nereye harcadın” hesabını vermeden bir adım bile atamayacağımız bir gün var önümüzde... Likaullah var...

Allah’ın huzuruna çıkma günü...

Hesap verme günü...

“Yer yarılsaydı içine geçseydim” dememek; “Keşke toprak olsaydım” (Nebe, 40) pişmanlığını yaşamamak için çaba göstermek lazım...

“Korku ve ümit içinde Rabbine ibadet ve dua etmek üzere yanları yataklardan uzaklaşır, kendilerine verdiğimiz rızıklardan Allah için harcarlar. Yaptıklarına karşılık onlar için göz aydınlığı olacak nelerin saklandığını kimse bilemez.” (Secde,16-17)

Hayal kurun...

Grup grup cennete doğru gidiyoruz. Kapılar açılıyor. Melekler karşılıyor. Hem de tanıdık bir cümleyle.

“Selamün Aleyküm”

“Ne güzel yaşadınız. Bu güzel yaşantınızın mükâfatı olarak buyurun ebedi cennete!” (Zümer, 73)

Rabbim hep güzel yaşamayı nasip etsin...

Akıbetimizi de güzel eylesin...

Başlarken mütebessim çehresiyle Ali Hoca’dan bahsettim size... Onu da bizi de cennetinde buluştursun.