Diyanet İşleri Başkanlığı Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından Ankara Kocatepe Cami altındaki Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonunda gerçekleştirilen Uluslararası Kudüs ve Mescid-i Aksa Sempozyumu açılışında konuşan Diyanet İşleri Başkanı prof. Dr. Ali Erbaş, "Bilmeliyiz ki Kudüs özgür oluncaya kadar hiçbir çalışma yeterli olmayacaktır." dedi.

Erbaş konuşmasında şunları söyledi:

- Kudüs’ü konuşmak, İslam ümmetinin izzetini konuşmaktır

Kudüs’ü konuşmak, sadece bir şehri konuşmak değildir. Kudüs’ü konuşmak, insanlığın geleceğini konuşmaktır. Dünya barışını konuşmaktır. Kudüs’ü konuşmak, İslam ümmetinin izzetini konuşmaktır.

Mescid-i Aksa ve çevresi Allah tarafından,

سُبْحَانَ الَّـذٖٓي اَسْرٰى بِعَبْدِهٖ لَيْلاً مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِلَى الْمَسْجِدِ الْاَقْصَا الَّذٖي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ اٰيَاتِنَاؕ اِنَّهُ هُوَ السَّمٖيعُ الْبَصٖيرُ   ayetiyle mübarek kılınmıştır.

- Kudüs vahiy coğrafyasıdır

Müslümanların, aralarında fark gözetmeksizin iman ettikleri nebiler şehridir. Hz. Âdem’den (a.s.) itibaren nice peygamberin aziz hatırasını barındıran, kutlu ve mübarek bir beldedir Kudüs.

Hz. İbrahim ve Hz. Lut’un hicret ettiği mübarek mekândır Kudüs. İsmail ve İshak (a.s)’ın doğduğu, yaşadığı ve vefat ettiği beldedir. Hz. Yakup’un imtihan edildiği, Hz. Yusuf’un kuyuya atıldığı ve tıpkı babası Yakup gibi vefat ettiğinde defnedildiği yerdir Kudüs. Bir ömür Hz. Musa’nın Hz. Harun’la birlikte yol kat ettiği kutlu şehirdir Kudüs. Talut’un uğruna mücadele ettiği, Hz. Davut’un fethettiği kutsal topraktır Kudüs. Kudüs, Hz. Süleyman’ın mülkünün en parlak incisidir. Hz. Meryem’in adandığı mescidin ve büyüdüğü mihrabın merkezidir Kudüs. Hz. Zekeriya’nın ilahî ikrama eriştiği, Hz. Yahya ile müjdelendiği kutlu yerdir Kudüs. Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya’nın canlarını imanlarına şahit kılarak şehit düştükleri topraktır Kudüs. Hz. İsa’nın doğduğu yaşadığı, vefat ettiği ve tebliğde bulunduğu mukaddes şehirdir Kudüs. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in gece yürüyüşünü yaptığı (İsra) menzili ve göğe yükselişinin (Miraç) başlangıcı olan mübarek şehirdir Kudüs.

- Mescid-i Aksa, Müslümanlar için Mescid-i Haramdan sonra yeryüzünün en kıymetli mabedidir

Harem-i şeriftir, dokunulmazdır. Diğer adıyla “Beytülmakdis” (mukaddes ev) dir Kudüs ve Mescid-i Aksa. Bu mukaddes ev, Müslümanlar için her türlü meşakkatin göze alınarak yolculuk yapılmaya değer görüldüğü üç mescidden biridir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) ifadesiyle:

 “لاَ تُشَدُّ الرِّحَالُ إِلاَّ إِلَى ثَلاَثَةِ مَسَاجِدَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ ، وَمَسْجِدِ الرَّسُولِ وَمَسْجِدِ الأَقْصَى

Üç mescit için ibadet maksadıyla yolculuğa çıkılabilir: Mescid-i Haram, Benim şu mescidim ve Mescid-i Aksa.”

Aynı şekilde Peygamber Efendimiz, birçok hadis-i şerifte Mescid-i Aksa ve çevresinin faziletlerine, oraya ziyaretin ve hizmetin önemine temas etmiştir.

Peygamber Efendimizin kendisi de Kudüs’e karşı daima büyük bir özlem duymuştur. Bu doğrultuda, Filistin topraklarına yönelik diplomatik ve askeri girişimlerde bulunmuştur. Ashab-ı Kiram da bu mukaddes beldeye yoğun ilgi göstermiştir.

- Müslümanlar, Kudüs’ü adaletle, merhametle yönetmişlerdir

Peygamber Efendimizin (s.a.s.) vefatından sonra Hz. Ömer tarafından 638 yılında Kudüs fethedilmiştir. Kudüs’ün fethi, kutsiyetine yaraşır bir şekilde kan dökülmeden gerçekleşmiştir. Halife Hz. Ömer (r.a.), bizzat Kudüs’e gelerek şehri teslim almıştır. Hz. Ömer tarafından şehrin sakinlerine, din hürriyeti ve güven içinde yaşayacaklarına dair yazılı eman verilmiştir. Kudüs, Hz. Ömer’in fethiyle huzura kavuşmuştur. Müslümanlar, Kudüs’ü adaletle, merhametle yönetmişlerdir. Kendisinden olmayanı ötekileştirmeden, herkesin canına, malına, inancına saygı duymuşlardır. Hatta gayr-i müslimler, aralarındaki anlaşmazlıkların çözümünde İslam’ın adaletine sığınmışlardır.

- Kudüs’ün diğer adı, “dârü’s-selâm”dır

O, “Barış Şehri”dir. Kudüs, Müslümanların hâkimiyetinde asırlarca özgürlüğün ve adaletin en güzel örneği olmuştur. Şehir Müslümanlar tarafından imar edilmiştir. Kudüs, her ne zaman Müslümanların elinden çıksa harabeye dönmüş, yıkılmış, yakılmıştır.

Müslümanların idaresinde beş asıra yakın güvenli bir şehir olan Kudüs, 1099’da Haçlıların eline geçince Selahattin Eyyubi’nin destansı zaferiyle tekrar fethedilmiş ve Mukaddes Şehir’de, insanlar yeniden huzur ve güven içerisinde birlikte yaşamışlardır.

Kudüs, XVI. asırda Osmanlı devletinin hâkimiyetine geçmesiyle en parlak dönemini yaşamıştır. Osmanlılar Kudüs’ün imarında büyük bir gayret göstermişler, vakıflar, medreseler ve kütüphaneler kurmuşlardır. Osmanlı Devleti, Mescid-i Aksa’ya hizmet etmeyi en önemli ve öncelikli görev saymıştır.

Müslümanların idaresi altında tam bir altın çağ yaşayan barış ve huzur şehri Kudüs, I. Dünya Savaşı’ndan sonra İslam coğrafyasının işgaliyle bu özelliğini maalesef kaybetmiştir.

Bugün Kudüs yine işgal ve zulümle anılır olmuştur. Kudüs’ün kutsiyetine ihanet edilmiştir. Yine acının, sıkıntının, gözyaşının merkezi haline gelmiştir Kudüs.

- Kudüs’ün kadim değerlerle bağları kopartılmaya çalışılmaktadır

İşgal edilen Filistin topraklarında, Kudüs’ün kadim değerlerle bağları kopartılmaya çalışılmaktadır. Tarihî mekânları tarumar edilmektedir. Yerli halkın tüm imkânlarına el konulmaktadır. Çeşitli baskı ve uygulamalarla Müslümanlar şehri terk etmeye zorlanmaktadır. Her türlü hak ve özgürlükten mahrum bırakılmaktadır Müslümanlar.

Filistinli Müslümanların evleri yıkılıp, işyerleri kapatılmakta, tarım arazileri işgalciler tarafından yakılmaktadır.

Bugün Mescid-i Aksa, sistematik saldırılarla karşı karşıyadır.  Hâlbuki Allah’ın mescitlerine zarar veren ve müminleri ibadetten alıkoyanlar hakkında Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:

وَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنْ مَنَعَ مَسَاجِدَ اللّٰهِ اَنْ يُذْكَرَ فٖيهَا اسْمُهُ وَسَعٰى فٖي خَرَابِهَاؕ اُو۬لٰٓئِكَ مَا كَانَ لَهُمْ اَنْ يَدْخُلُوهَٓا اِلَّا خَٓائِفٖينَؕ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ عَذَابٌ عَظٖيمٌ

“Allah’ın mescitlerinde O’nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olması için çalışandan daha zalim kim olabilir? Aslında bunların oralara ancak korka korka girmeleri gerekir. Böyleleri için dünyada zillet, âhirette ise büyük azap vardır.”

- Filistin’i ve Kudüs’ü işgal etmek, aslında tüm insanlığın hukukunu tanımamaktır

Filistin’i ve Kudüs’ü işgal etmek, aslında sadece bu bölgede değil, bütün yeryüzünde kaos çıkarmaktır. Kargaşayı körüklemek, savaştan beslenmektir. Kudüs gibi tarih boyunca insanlığı kucaklayan bir şehirden Müslümanları çıkarmaya çalışmak, aslında tüm insanlığın hukukunu tanımamaktır. Barışı, huzuru ve insanlığı katletmektir.

Bunun için, Kudüs’ün esaretini meşrulaştıracak her söylem, vicdana, varoluşa, tarih ve kültüre karşı işlenmiş bir insanlık suçudur.

Kudüs, İslam’ın yurdudur

İslam medeniyetinin tarihsel bilgi ve değerler hafızasıdır. Kudüs, sıradan bir toprak parçası değildir. Kudüs ve Mescid-i Aksa, bize Peygamberimizin emanetidir. Emanete sahip çıkmak imanın gereğidir.

Kudüs Müslümanların ve insanlığın önünde bir vicdan, hukuk ve ahlak imtihanıdır.

- Kudüs bizi vahdete ve her alanda birlikte çalışmaya davet ediyor

Dolayısıyla tüm İslam dünyasında bütün mümin yürekleri birleştirecek çalışmalara hız vermeliyiz. Kudüs bilincini en güçlü hale getirmeliyiz.

Bilmeliyiz ki Kudüs özgür oluncaya kadar hiçbir çalışma yeterli olmayacaktır.

İslam coğrafyası olarak güçlerimizi birleştirdiğimizde, bu gücün farkına vardığımızda ve kendimize güvendiğimizde üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur.

Bugün birileri Mazlum ve Müslüman coğrafyaları sömürdüğü için zengin olmuştur. Bu coğrafyaların insanları arasına fitne ve tefrika tohumları ekip vekâlet savaşları çıkardıkları için ikballerini tahkim etmektedirler. Öyle ise yapılacak en önemli şey bu coğrafyalara beraberce sahip çıkmaktır. Güçlü ve müreffeh bir İslam dünyası sadece Müslümanların değil aynı zamanda bütün insanlığın huzur ve güvenini de temin edecek; hak, hukuk, adalet, emniyet arayan insanlığın vicdanı ve umudu olacaktır.

Bizler dün olduğu gibi bugün de hakkın, haklının ve mazlumun yanında olmaya, zalimin ise karşısında durmaya devam edeceğiz.

- Mazlumlara umut olmaya devam edeceğiz

Bizler her daim Filistin halkının yanında olduk ve olmaya da devam edeceğiz.

İnanıyorum ki bu sempozyum Kudüs ve Mescid-i Aksa konusundaki farkındalığa önemli katkılar sunacaktır.

Editör: Mehmet Çalışkan