24 TV kanalında Esra Elönü'nün sunumuyla ekranlara gelen Arafta Sorular programının canlı yayın konuğu olan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Toplumun en büyük yaralarından birisi yalan ve iftiradır." dedi.

Programın Tamamı

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, 24 Tv kanalında yayınlanan “Arafta Sorular” programının canlı yayın konuğu oldu.

Gazeteci Esra Elönü’nün sorularını cevaplayan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinden yürütülen propagandalar, fetva ve deizm ile ateizm gibi birçok konuda değerlendirmelerde bulundu.

Diyanet İşleri Başkanlığının toplumu din konusunda aydınlatmakla görevli olduğunu ifade eden Başkan Erbaş, “Rabbimizin bize emri var; “İçinizden hayra çağıran iyiliği emreden, kötülükten men eden bir topluluk bulunsun.” Diyanet İşleri Başkanlığı da hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülükten men eden milletimizin hizmetinde ona yardımcı olan, camileri, Kur’an kurslarını yöneten, ibadet ve inanç noktalarında milletimize yardımcı olan bir teşkilattır.” dedi.

“Saldırılar Diyanet İşleri Başkanlığı’na yönelik”

Diyanet İşleri Başkanlığına yapılan saldırıların sizin şahsınıza mı, yoksa kuruma mı? sorusuna Başkan Erbaş, “Çok rahatlıkla söyleyebilirim ki bizden önceki hocalarımızın da nasıl saldırılara uğradığını görerek yaşadığım için söylüyorum bizim şahsımızla alakalı değil.” diye konuştu.

“Yaptığımız hizmetler birilerini rahatsız ediyor”

Başkan Erbaş, sözlerine şöyle devam etti:

“Zaman zaman eleştiri, zaman zaman saldırı, zaman zaman yalan, iftira bunlarda oluyor. Öyle zannediyorum Diyanet İşleri Başkanlığı'na kurumsal olarak böyle bir saldırıyla karşı karşıyayız. Yoksa bizim belli ölçüler içerisinde milletimize hizmet etmeye çalışıyoruz. Sadece yurt içinde değil yurt dışında 120 kadar ülkede bizim ya müşavirimiz, ateşemiz, koordinatörümüz, imamımız var. Toplam 2 bin 500 kadar hocamızla Batı Avrupa’da, Almanya’da, Fransa, Belçika, Hollanda ve benzeri İskandinav ülkeleri hatta Türkiye Diyanet Vakfı ile biz yurt içinde tüm illerimiz, ilçelerimiz ve yurt dışında 149 kadar ülkeye ulaşarak hizmet götüren bir kurumuz. Dolayısıyla bu hizmetler belki birilerini rahatsız ediyor.”

“Yalansız ve iftirasız tenkitleri kabul ederiz”

Eleştirileri her zaman kabul ettiklerini ifade eden Başkan Erbaş, “Eleştiri bizim eksiklerimizi görmemize de vesile olur, bu çok değerli bir şeydir. Tenkit, bizim medeniyetimizde tenkidin çok önemli bir yeri vardır, yapıcı tenkitin ama. Eğer bunun içerisine yalan ve iftira karışırsa bu çok rahatsız edici ve kabul edilemez olarak değerlendirilmeli. Biz de öyle değerlendiriyoruz.” dedi.

“Yalana ve iftiraya başvuranları bundan vazgeçirme vazifemiz var”

Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanı ve kurum üzerinde yapılan iftiralardan bahsederek şöyle konuştu:

“Peygamber Efendimize (s.a.s.) 23 sene boyunca özellikle Mekke döneminde 13 sene boyunca yapılan iftiralar, yalanlar onu o kadar çok üzdü, o kadar çok rahatsız etti ki Kur’an-ı Kerim’de Mürselat Suresi'nde şu ayet-i kerime on kere geldi ve Rabbimiz; “Yalancıların kıyamet günü vay haline” diye buyurdu. Yalancılık o kadar kötü bir şeydir ki tabi biz uyarma konumundayız. Mutlaka yalanın ne kadar kötü olduğunu, iftiranın ne kadar kötü olduğunu sürekli anlatacağız. Yalana ve iftiraya başvuranları bundan vazgeçirme vazifemiz var. Yani bize iftira atıldı, bizim için yalan söylendi bir kenara çekilelim de bekleyelim demeyeceğiz. Bakınız bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki; ‘Doğruluktan ayrılmayın, zira doğruluk sizi iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi sürekli doğru söyler ve doğrunun peşinde olursa Allah katında doğrulardan yazılır. Yalandan kaçının, zira yalan sizi kötülüklere götürür.’ Eğer mümin ise bir insan yalandan uzak durması lazım.”

“Yanlış dediğimizi halen yaymaya devam ediyorlar”

Gıybetin ne kadar kötü bir şey olduğunun altını çizen Başkan Erbaş, “Gıybet konusunda Peygamber Efendimize (s.a.s.) bir uyarı yaptığında ashaptan birileri diyorlar ki; “Ya Resulallah (s.a.s.) bu gıybet esnasında o söylediğimiz, arkasından konuştuğunuz kişide olsa da mı bu gıybettir, dedikodudur?”, Peygamber Efendimizde (s.a.s.) cevaben “Olmazsa o zaten iftira olur” buyuruyor. Yani olsa bile birisinin hoşlanmayacağı bir şeyi arkasından konuşmak gıybettir. Hücurat Suresi’nde hem bu gıybetle ilgili bir ayet var; “Ey iman edenler size bir fâsık bir haber getirdiği zaman onu araştırın. Cahillikle, bilgisizce böyle yaparsanız bir topluluğa zarar verirsiniz. Sonradan pişman olursunuz.” Bu ayet-i kerimede bir fazilet, bir erdem var. Yani birisine iftira edip de pişman olmak. Şimdi geçtik pişman olmayı bile bile iftira edip, yalan uydurup söyleyenler var. Pişmanlık bile duymuyorlar. Açıklama yapıyorsun, bu yanlış diyorsunuz. Hala onu yaymaya devam ediyorlar.” şeklinde konuştu.

“Toplumun en büyük yaraları, yalan ve iftiradır”

Başkan Erbaş, toplumun en büyük yaralarından birisinin yalan ve iftira olduğuna vurgu yaparak, “Müslüman veya Müslüman olmayan birisi yalan söyleyebilir mi? Söylememeli. İftira atabilir mi? Atmamalı. Kim olursa olsun sadece Müslümanlara değil, insana yakışmayan bir davranıştır. Çünkü Allah-u Teâlâ insanı en güzel bir surette yarattığını ifade buyuruyor. “Biz insanı en güzel bir surette yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına çevirdik” Peki en güzel bir surette yaratılmış olmasına rağmen insan nasıl aşağıların aşağısı olabiliyor? Bu tür davranışlarla. İşte bu tür davranışlardan herkesin uzak durması lazım.” ifadelerini kullandı.  

“Deizm ile ateizm, araştırmamızda orana bile girmedi”

Deizm ve ateizm ile ilgili Diyanet’in yaptığı araştırmalara da değinen Başkan Erbaş, “Ateizm, deizm birde agnostisizm var. Bu izmler zaman zaman gündeme getiriliyor. Bu konu zannediyorum bundan üç sene önce ‘imam hatip okullarında öğrenciler deist oluyor’ tarzında gündeme getirilmişti. Ben o zaman bir televizyon kanalına çıktım. İzm’leri önce tarif edeyim; deizm halkımızın gençlerimizin en rahat anlayabileceği cümle ile şöyle tarif edilir, Peygamberi inkâr etmek. Yani peygamberi devre dışı bırakmak. Hangi imam hatip öğrencisi Peygamberi devre dışı bırakıldığı bir inanca tenezzül eder. Ateizm tabi o tamamen tanrıyı inkar etmek. Yapmış olduğumuz en son dini hayat araştırmasında deizmi de sorduk, bu orana bile girmedi. Şimdi bazı konular öyle olduğu için değil, öyle olsun diye gündeme getirilir. Öyle olsun diye gündeme getirdiler. Bu bir deizm propagandasıdır. Bu bir ateizm propagandasıdır.” ifadelerini kullandı.

Başkan Erbaş, aileye yönelik Türkiye genelinde Diyanet İşleri Başkanlığının 438 noktada kurduğu Aile Dini Rehberlik Büroları olduğunu hatırlatarak, “Orada görevli hocalarımıza yaptığım konuşmalarda diyorum ki; problem yaşayan ailelerin bürolara gelmesini beklemeyin. Siz almış olduğunuz haberler, bilgiler doğrultusunda kendilerini evlerinde ziyaret edin. Bir sıkıntısı varsa onlara yardımcı olun. Bir problem yaşıyorlarsa onlara yardımcı olun. Çünkü biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak toplumu din konusunda aydınlatma görevi ile hareket eden, vazife yapan bir teşkilatız.” dedi.

“Din İşleri Yüksek Kurulumuza günde bin 500 soru geliyor”

Fetvalar konusuna da değinen Başkan Erbaş, “Din İşleri Yüksek Kurulumuza günde bin 500 soru geliyor. Bizim bu kurulumuzda Başkanı ile birlikte 16 üyemiz, 60 kadar da uzmanımız var. Uzmanlarımızın her gün kendilerine gelen soruları bazen telefonla cevaplandırırlar, bazen yazılı olarak e-mail olarak gönderirler. Her gün bin 500 soru ve illerimizde, il müftülüklerimizde, Alo 190 numara hattına sorular gelir. İl müftülüklerimizde de bu soruları cevaplandırmak için eğitim alan vaizlerimiz var. Eğer biz vatandaşımızın sorularını cevaplandırmazsak o zaman ehil olmayan başka yerlere soruları sormak zorunda kalırlar. Bu da bizim için bir vebaldir. Bu vebale girmek istemiyoruz.” diye konuştu.

Editör: Mehmet Çalışkan