VİDEO

Aziz Müslümanlar!

Ashâb-ı Kirâm’dan birisi, güzel bir vadiden geçiyordu. Vadideki suyun tadı çok hoşuna gitmişti. Manzaradan da oldukça etkilenmişti. “İnsanlardan uzaklaşıp şu vadiye yerleşsem” diye düşündü. Resûlullah’a (s.a.v.) giderek niyetini beyan etti.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), ona böyle bir şey yapmamasını söyledi.

İnsanlarla omuz omuza verip Allah yolunda mücadele etmenin, evinde tek başına yıllarca ibadet etmekten daha faziletli olduğunu buyurdu.

Kardeşlerim!

İslam’ı hakkıyla yaşamak; hem Allah’a karşı görevlerimizi yerine getirmek hem de insanlarla ilişkilerimizde dinimizin hayat yüklü mesajlarını rehber edinmektir. Toplumdan kopmak, yalnızlaşmak, bencil ve bireysel hayatı tercih etmek asla doğru değildir.

Nitekim namaz, oruç, zekât, hac ve kurban gibi ibadetlerin temelinde, Allah’a karşı sorumluluğumuzun yanında insanlarla tanışma, kaynaşma, paylaşma ve dayanışma gibi nice hikmetler vardır.

Aziz Müslümanlar!

Modern çağda ne yazık ki kendi dünyamıza hapsolduk. Bireyselleştik ve yalnızlaştık. Bencilleştik ve kendimizden başkasını düşünemez olduk. Evlerimiz birbirine yaklaşırken gönüllerimiz birbirinden uzaklaştı. Arkadaşlık, dostluk ve komşuluk ilişkilerimiz azaldı. Allah’ın selamını vermeyi, hal hatır sormayı, gönül alıcı tatlı bir sözü, muhabbet dolu bir tebessümü birbirimizden esirger hale geldik. Kimi zaman yanı başımızdaki komşumuzun hastalığından hatta vefatından dahi haberimiz olmadı.

Dijital dünya bizlere pek çok imkân sundu. Ancak sanal âlemin cazibesine kapılıp kendimizi kaybettik. Dijital ortamlarda güzel ahlakı muhafaza edemedik; hakkı, hukuku gözetemedik. Bilgisayar, tablet ve akıllı telefonların esiri olduk. Gerçek hayatla bağımız koptukça kalabalıklar içinde yalnızlaştık. Dünyanın diğer ucundaki insanlarla çevrim içi iletişim kurarken aynı evi, aynı ortamı paylaştığımız ailemizle, çocuklarımızla, komşularımızla hasbihal etmeyi unuttuk.

Aziz Kardeşlerim!

Cenâb-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de Peygamberimize hitaben şöyle buyurmaktadır:

“Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi…”

Değerli Müminler!

Gelin, ümmeti olmakla şeref bulduğumuz Peygamberimizin ahlakını örnek alalım.

Şefkati ve merhameti, fedakârlığı ve kanaatkârlığı, tatlı sözü ve güler yüzü şiar edinelim. Ailemizden başlayarak akrabalarımızla, komşularımızla ve bütün insanlarla güzel, iyi, muhabbet dolu ilişkiler kuralım.

Huzuru ve mutluluğu; bireysellik ve bencillikte değil, Rabbimizin rızasında ve kardeşlerimizin duasında arayalım. Peygamberimizin (s.a.v.), “Komşusu açken tok yatan bizden değildir. Allah’a ve ahiret gününe inanan kimse komşusuna iyilik etsin. Kul hakkı yemeyin, kul hakkı ile Allah’ın huzuruna gitmeyin. Yetimin malını koruyun.

Alnının teri kurumadan işçinin hakkını verin. Bizi aldatan bizden değildir. Kendiniz için istediğinizi kardeşleriniz için de istemedikçe gerçekten iman etmiş olmazsınız.

Doğruluktan ayrılmayın. Dürüst olun, yalan ve iftiradan sakının. Gıybet ve dedikodudan uzak durun. Adil olun. Akrabalık ilişkilerinizi sağlam tutun. Birbirinize karşı eziyet ve şiddetten uzak durun. Birbirinize kin beslemeyin. Birbirinize haset etmeyin. Birbirinizi arkanızdan çekiştirmeyin. Ey Allah’ın kulları, kardeşler olun.” bu ve benzeri emir ve tavsiyeleri biz sevgi medeniyetinin mensuplarına sevgi toplumunu kurma ve koruma görevi vermektedir.

Aziz Kardeşlerim!

Çocuklarımızı, gençlerimizi bu ilkeleri hayatlarına rehber edinmiş bir ahlak ile yetiştirmek bizim en mühim vazifemizdir. İşte o zaman ideal bir topluma ulaşmış oluruz. İşte o zaman Allah Resulü Efendimizin (s.a.s.)  Kur’an’dan bütün insanlığı aydınlatmak, bütün insanlığı huzura, selamete, barışa davet etmek için getirmiş olduğu o değerlere sahip çıkan bir topluma ulaşmış oluruz. Rabbim hepimize nasip eylesin.

Hutbemi Peygamber Efendimiz Aleyhisselatu Vesselamın mümini tarif ettiği şu hadis-i şerifi ile bitiriyorum:

“Mümin cana yakındır. İnsanlarla yakınlık kurmayan ve kendisiyle yakınlık kurulamayan kimsede hayır yoktur.”

Editör: Mehmet Çalışkan