Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Ofis'te şiddet mağduru kadınların yakınlarıyla iftarda bir araya geldi.

Sözlerine, son dönemde şiddete uğrayarak hayatını kaybeden kadınların isimlerini sıralayarak başlayan Erdoğan, tüm şiddet mağduru kadınlara Allah'tan rahmet diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatını kaybedenlerin anneleri, babaları, kardeşleri ve diğer yakınlarının yaşadığı kaybın acısını tarif etmenin elbette mümkün olmadığını söyledi.

Türkiye'de şiddet mağdurları ve kadın cinayetleri konusunda hayli yüksek bir hassasiyet oluşmaya başlamasının ise tek teselli kaynakları olduğunu belirten Erdoğan, "Bununla birlikte büyük bir üzüntüyle belirtmek isterim ki dünyanın hemen her yeri gibi ülkemizde de kadına yönelik şiddet vakaları ve bunun sonucu ortaya çıkan cinayetler halen sürmektedir. Temelde insanın insana şiddet uygulaması, can yakması, hele hele can alması kabul edilemez. Konu kadın olduğunda bu durum çok daha vahim, çok daha adaletsiz, çok daha yürek yaralayıcı bir hal almaktadır." diye konuştu.

Erdoğan, esasen medeniyetlerinde kadının merhametin, sevginin, özverinin sembolü olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"İnancımızın muhatabı da erkek veya kadın değil, cinsiyeti, rengi, ırkı, dili ve diğer tüm farklılıkların ötesinde bizatihi insanın kendisidir. Yükümlülükler de cezalar da ödüller de birey ile ilgilidir. Her ne kadar geçmişinden bihaber kimileri farklı fotoğraflar çizmeye çalışsa da bizim tarihimizde kadınlar sosyal hayatta daima çok önemli, belirleyici, saygıdeğer bir yere sahip olmuştur. Peki nasıl oluyor da böyle bir toplumda kadın cinayetleri bu derece öne çıkabiliyor? Diğer pek çok mesele gibi bunun da tek bir cevabı vardır; o da cehalettir. Cehaleti sadece okuma-yazma bilmeme, üniversite eğitimi görmeme olarak düşünmeyin. Bugün gelişmiş, medeni, modern olduğunu söyleyen Batı ülkeleri, kadına şiddet ve cinayet listelerinde ilk sıralarda yer alıyor. Demek ki eğitim ve refah seviyesinin ötesinde bir sorunla dünyada karşı karşıyayız. Burada sözünü ettiğimiz, bizi biz yapan değerleri, inancımızı, medeniyetimizi bilmemekten kaynaklanan cehalettir. Biz kadına şiddetin kaynağı olan işte bu cehaletle mücadele ediyoruz."

"Kadına şiddetin karşısında yer almayı insani bir vebal olarak görüyorum"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aileden başlayıp toplumun tüm kademelerine ve devlete kadar uzanan bu topyekun mücadelede en önemli adımların kendi dönemlerinde atıldığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Hukuki, adli, idari ve en önemlisi zihinleri ve kalpleri kuşatacak kapsamlı adımlarla ülkemizi kadına şiddet ve kadın cinayetleri ayıbından kurtarmakta kararlıyız. Şiddetin kendisiyle birlikte, şiddeti doğuran sebepleri ortadan kaldırana kadar amasız, fakatsız bu şekilde mücadeleyi inşallah sürdüreceğiz. Kadına şiddetin karşısında yer almayı yöneticilik görevimizin bir parçasını teşkil etmesinin ötesinde insani bir vebal, rahmetli annem ile eşime ve kızlarıma karşı sorumluluğumun gereği olarak görüyorum. Hatırlarsanız, bölücü terörü kökünden bitirmek için yola çıkarken 'analar ağlamasın' demiştik. Şimdi aynı sözü kadına şiddet ve kadın cinayetleri konusunda söylüyoruz. Anaların, babaların, kardeşlerin, çocukların bu sebepten ağlamayacağı günler inşallah çok uzak değildir."

Erdoğan, kadına şiddetin ve kadın cinayetlerinin önüne geçmek için hukuki ve idari olarak pek çok yeni düzenlemeyi geçen 20 yılda Türkiye'ye kazandırdıklarına işaret etti.

Anayasada 2004 ve 2010'da yaptıkları değişikliklerle bu mücadeleyi hukuki açıdan en güçlü zemine kavuşturduklarını belirten Erdoğan, Mecliste kurulmasını teşvik ettikleri Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonuyla da yasama tarafının da meseleye sahip çıkmasını sağladıklarını vurguladı.

Editör: Mehmet Çalışkan