Sakın Dökme!

Ülkemizde yılda ortalama 15 litre yağ tüketen bir kişi, 3 litre kadar atık yağ üretiyor. Miktar olarak çok gözükmese de çevreye verdiği zarar oldukça büyük. Eğer bu yağlar uygun şekilde bertaraf edilmezse atık sularla birlikte göllere ve denizlere karışabiliyor. 1 litre bitkisel atık yağ 1 milyon litre temiz suyu kirletiyor.

Atık yağlar, su yüzeyini kaplayarak su ile gökyüzü arasındaki oksijen alışverişini engelliyor. Sudaki oksijen miktarı azalınca su canlıları zarar görüyor. Toprağa sızan yağlar, toprağın verimini düşürüyor. Lavaboya dökülen yağlar, drenaj sistemine sıvanıyor; borulardaki diğer atıklar da onlara yapışıyor ve kanalizasyon sistemlerinin tıkanmasına sebep oluyor. Bu durum su arıtma tesislerine zarar veriyor, temizlik maliyetlerini artırıyor, taşmalara neden oluyor.

Geri dönüşüm işlemi ile biyoyakıta dönüşebilen bitkisel atık yağlar, petrol bazlı kaynaklara göre %45 oranında daha az sera gazı salımı yapıyor. Bu nedenle, atık yağları kapalı bir kapta biriktirmek ve güvenli bir şekilde geri dönüşüm merkezlerine ulaştırmak büyük önem taşıyor.

Ütü Alırken Nelere Dikkat Etmeli?

Bazıları için zevk, bazıları için terapi, bazıları içinse tam bir işkence… Haftada en az birkaç saatimizin ütü başında geçtiği bir gerçek. Bundan kaçış yok ama doğru ütüyü seçerek bu süreyi kısaltmak elbette mümkün. Nasıl mı?

Giysilerinizin daha kolay açılmasını sağlamak için watt değeri 2000-2400 olan ütüleri tercih edin.

Buhar basıncı yükseldikçe ütüleme hızı da artar. Ütünüzün 90-150 g/dk buhar gücüne sahip olmasına dikkat edin.

Seramik taban; kumaşın yapışmaması, parlamaması ve ütünün kolayca hareket etmesi açısından en iyi ütü tabanıdır.

Çok fazla ütü yapılan evler için buhar kazanlı ütüler kurtarıcınız olabilir.

Ülkemizde musluk suları kireçli olduğundan kireç önleyici sisteme sahip ütüler işinizi kolaylaştırabilir.

Alacağınız ütünün anti-drip (damlamayı önleyici) özellikte olmasına dikkat edin.

Taze mi Bayat mı?

Sebzeler, meyveler, et ve süt ürünleri… Hayatımızın olmazsa olmazı olan bu yiyeceklerin tazeliğine ne kadar dikkat ediyoruz? Bayatlayan gıdalardaki mikroorganizmaların ölümcül olduğunu biliyor muyuz?

Paketli gıdaların tazeliğini son kullanma tarihlerinden anlayabilirken bazı gıdaların tazeliğini sadece bakarak anlamak pek mümkün olmuyor. İşte size yiyeceklerin taze mi bayat mı olduğu konusunda bazı ipuçları:

Dondurulmuş Gıdalar: Bu yiyecekler bayatlamaya başladıkça üzerinde biriken buz tanecikleri artar. Örneğin, üzerindeki buz tanecikleri, dondurmadaki bakteri sayısının arttığının habercisidir.

Kırmızı Et: Taze et, canlı kırmızı renkte, kokusuz ve sert olur. Bozulunca rengi yeşile veya sarıya döner.

Balık: Taze balığın gözleri canlı, solungaçları kırmızı olur ve pulları hemen elinize gelmez.

Yumurta: Tazeliğini test etmek için yumurtayı bir bardak suyun içerisine atın. Yumurtanız dibe çöküyorsa tazedir. Ayrıca taze yumurta haşlanınca zor soyulur.

Salçanın Küflenmemesi İçin

Buzdolabınızın demirbaşlarından olan, yemeklerinizin tadına tat katan salça küflenip tadınızı mı kaçırıyor? Canınızı sıkmayın. Öncelikle salçanızı cam kavanozlarda almaya çalışın; olur da teneke kutuda alırsanız küçük boy, kapaklı kavanozlara aktarın. Böylelikle salçanızı daha çabuk tüketmiş ve küflenmesine fırsat vermemiş olacaksınız. Salçanın çabuk küflenmesine neden olan şey hava ile temasıdır. Bunu önlemek için üzerine zeytinyağı dökebilirsiniz. Ayrıca daha uzun süre dayanması için salçanıza bir miktar kaya tuzu karıştırabilirsiniz.

Editör: Mehmet Çalışkan