Dr. Hafsa Fidan Vidinli

Duygu karmaşası da plastik alaşımlardan daha karmaşık bir hâlde zaman zaman çörekleniyor yüreğimize. Yuvarlana yuvarlana birbirine dolanan ip yumakları gibi zihnimde birbirine dolanan soruları aralamak ve duygu karmaşasını biraz olsun azaltmak için sorularımın üzerine tek tek gitmeye karar verdim.

Dünyamızın bir yerinde, bir çöplükte plastik yiyen bir mantar türemiş ise bu, bizim plastiğin neredeyse kıyamete kadar evrenimizi kirletecek olması sorununa doğal yoldan bir çözüm bulunduğu anlamına gelebilirdi. Bu açıdan habere sevinebilirdim. Ama plastik yiyen bir mantar türemişse, bu mantarı kullanmamız zorunlu gibi görünen plastiklerden nasıl uzak tutmalıydık? Ne bileyim plastik yiyen mantar; hangi plastikleri yemesi, hangi plastikleri de ellememesi gerektiğini nasıl bilecekti mesela? Örneğin bir uçakta makine odasındaki kablolara da sıçrar ve onları da yerse uçaklarımızın uçamaması gibi bir sorunla karşılaşmaz mıydık? Bu perspektiften bakınca evdeki su ısıtıcısından tutayım salata yaptığım plastik kaba kadar, diş fırçamdan çocukların oyuncaklarına, televizyon kablolarından çiçeklerimin saksılarına kadar her şey bir anda tehdit altında göründü. Yoksa plastiğe upuzun bir ihtiyaç zinciriyle zaten bağlanmış mıydık? O hâlde plastik yiyen mantar, çözüm yumağı görüntüsü altında bir sorun yumağına dönüşebilir miydi?

Yumağın bu kısmını zihnim çözmeye çalışadursun öte yanda muhayyilemde başka başka düğümler de belirdi. Mantar sever bir tür olan insanların da zamanla plastik yiyen mantarı yeme ihtimali ne kadardı? Evet, bu mantar türü, bildiğimiz sevimli ve benekli şapkalı mantar görünümünde değildi belki ama insanoğlunun doğada tüketmediği bir tür kalmadığına göre bu mantar türünün müptelalarının da çıkması mümkündü. Böyle bir iptila sorununa karşı insanlık, belki de plastik yiyen mantarı yiyebilmek için geri dönüşüm tesisleri kurarak bir çözüm üretilebilecekti. Böyle bir tüketim biçiminin insanın damarlarındaki plastik miktarını artırma ihtimali yüzde kaçtı? Hep sonsuzca yaşamak veya sonsuzca yaşayamayacağını kestirdiğinde uzunca yaşamak isteyen insanoğlunun umudu, plastik yiyen mantarda mı gizlenmişti? Bu sonuca varmak çok zor değildi; plastik yiyen insan elbette plastikle beslendiği için onunla uyumu yakalayıp uzun yaşamalıydı. Bu perspektiften bakınca dönülmez yollara giren insanın dönüp dolaşıp özüne dönmesi de mümkün olmayabilirdi.

İşte bu duygularla, şaşırma, sevinme, endişelenme şeklinde karmaşa hâlinde iken işin içine bir de hayal kırıklığı eklendi. Plastik yiyen mantarın daha önce Japonya ve diğer ülkelerde de görüldüğü haberleri, okuduğum haberin uydurma olma ihtimalini güçlendiriyordu. Ben bunca endişeyi boşuna mı yaşamıştım, ya sevinci? Yine mi aslı olmayan bir haber beni asılsız hayallere sevk etmişti?

Neyse, hayal kırıklıklarının da üstesinden gelebiliyoruz biz insanlar. Duygusal çalkantılara uyum sağlama konusunda doğamız son derece cevval. Aslında düşündüm de her soruna doğanın doğal yolla çözüm bulmasını beklersek, çok bekleyebiliriz. Plastiğin doğamızı kirletiyor olmasına sınırlı da olsa çözüm bulan uygulamalar var. Bu tür çözümler, insanların zaaf noktalarını dikkate alıp onları doğanın yararına kullanmaya sevk ederek bulunmuş. Şöyle ki bir plastik ürünü kullandıktan sonra onu geri dönüşüme imkân veren çöp kutularına atabiliyorsunuz. Buraya kadar herkes bu çözümü duymuştur, elbette. Ama bu yeni usul plastikten yapılma geri dönüşüm kutusu, size o plastik malzemenin parasını geri ödeyebiliyor. İçine attığınız malzemeyi hızla analiz ediyor ve kaç kuruş edecekse anında geri ödeme yapıyor. İçine aldığı plastikleri de geri dönüşüm işlemine tabi tutulmak üzere içinde tutup onların evrende fazlaca yer tutmalarını engelliyor. Yeni yeni plastikler ama eskisinden yapılma. Bu yöntemle hiç değilse kontrolsüz çoğalma sorununun önüne geçilmiş oluyor.

İşte, insanı özünden yakalayan bir çözüm yolu; para iadesi. Madem kirlettiğimiz doğanın bir iadesi yok, insanlara para iadesi yaparak doğamızı iadesi mümkün olmayan bir forma dönüştürmesini engellemek mümkün o hâlde. İnsan bu, özünde iyidir. Nitekim plastik üretim ve tüketimi sorununa en etkili çözümün bu olduğu yönünde haberler de okudum. İnsanlar dizi dizi bu çöp kutuları önünde kuyruklar oluşturmuşlar. Sırada beklerken son derece kibar davranıp birbirlerini de itip kakmamışlar. Doğa sevgisinin gözünü seveyim…

Editör: Mehmet Çalışkan