Dr. Ömer Faruk Akpınar

Sakarya Üniversitesi  İlahiyat Fakültesi

Bir gün Allah Resulü (s.a.s.), ensardan Hazrec kabilesinin önde gelen isimlerinden Sa’d b. Ubâde’yi ziyaret eder. Eve girmek için selam verir. Sa’d, onun selamını hafif bir sesle alır.

Efendimiz tekrar selam verir. Sa’d yine selamı sessizce alır. Sa’d’ın oğlu Kays, babasına, “Yoksa Resulüllah’ın evimize girmesine izin vermeyecek misin?” diye hayretle sorar. Sa’d, Allah elçisinin kendilerine daha çok selam vererek duada bulunmasını amaçladığını belirterek oğlundan sessiz olmasını ister. Hz. Peygamber, üçüncü kez verdiği selamın da karşılığını duyamayınca geri döner. Sa’d, hemen arkasından yetişir ve gayesinin onun duasını almak olduğunu açıklayarak Resul-i Ekrem’i evine buyur eder. Medine’de cömertliği ile tanınan bu eve konuk olan Efendimiz (s.a.s.), ellerini açar ve yukarıdaki duayı yapar.

Hz. Peygamber’in bereket duasını alan bu evin bir ferdi de Sa’d’ın oğlu Kays’tır. Sa’d, Hz. Peygamber (s.a.s.) Medine’ye geldiğinde onlu yaşlarda olan bu oğlunu, Allah Resulü’ne getirerek hizmetine kabul etmesini istemişti. (Hâkim, el-Müstedrek, 4/290-291) Kays, on yıl Hz. Peygamber’in hizmetinde bulunmuş, (İbn Hibbân, es-Sikât, s. 339) onun terbiyesi altında yetişmiştir. Hz. Peygamber’in hizmetinde bulunan bir diğer sahabi Enes b. Mâlik, Kays’ın peygamberin yanındaki konumunu “bir emirin koruma amiri”ne benzeterek ifade etmiştir. (Tirmizî, Menâkıb, 52) İleriki yaşlarında, bir cenaze geçtiğinde ayağa kalkmasının sebebi kendisine sorulduğunda Kays’ın, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) bir Yahudi cenazesi için bile ayağa kalktığını hatırlatışı (Nesâî, Cenâiz, 46), hizmetinde bulunduğu Allah Resulü’nün sünnetine son derece bağlılığını göstermesi açısından dikkate değerdir.

Kays, Hz. Peygamberle birlikte tüm gazalara katılmış, Mekke’nin fethinde ensarın sancaktarlığını yapmıştır. (İbn Hacer, el-İsâbe, 5/254) Huneyn seferinden sonra Hz. Peygamber (s.a.s.), Sudâ' kabilesini İslam’a davet etmek için Yemen taraflarına göndereceği 400 kişilik bir müfrezenin komutasına onu görevlendirmiştir. Sudâ' heyetinin gelip Müslüman olmaları üzerine bu birlik geri çevrildiyse de bu durum Kays’ın ashab arasındaki konumunu göstermesi açısından önemlidir. (İbn Sa’d, et-Tabakât, 1/326)

Kays, hicretin sekizinci yılında düzenlenen Habat Seriyyesi’ne de katılır. Uzun süren bu seferde erzakları tükenen askerler büyük sıkıntı çeker. Bunun üzerine Kays, bedelini hasat mevsiminde hurma olarak ödemek üzere on kadar deve satın alır. Mücahitler arasında bulunan Hz. Ömer (r.a.), kendisine ait bir malı mülkü olmadığı için onun bu veresiye alışverişine karşı çıkar. Ancak Kays, ticaretinden vazgeçmez ve develerin hepsini boğazlayarak askerlerin ihtiyacını giderir. Medine’ye döndüklerinde durumdan haberdar olan Sa’d b. Ubâde, oğlunun gönül zenginliğini takdirle karşılar ve benzer bir durumla karşılaştığında mahcubiyet yaşamaması için ona dört verimli hurma bahçesi bağışlar. Kays’ın bu eli açıklığı Hz. Peygamber’e (s.a.s.) haber verildiğinde ise o: “Cömertlik, bu ev ahalisinin tabiatındandır.” buyurarak memnuniyetini ifade eder. (İbn Hacer, el-İsâbe, 5/254)

Nitekim Kays’ın, ihtiyacı olan kimselere yüksek meblağlarda borç verdiği, kendisine borcunu ödeyeme gelenlere “Biz, verdiğimiz bir şeyi geri almayız.” diyerek verdiklerini bu kimselere bağışladığı nakledilmiştir. (İbn Hacer, el-İsâbe, 5/254) Öyle ki bir hastalığı esnasında insanların kendisini ziyarete gelmemelerine şaşıran Kays’a, bunun sebebinin, verdiği borçları ödeyemeyen kimselerin gelmeye yüz bulamadıkları olduğu söylenince: “Kimin Kays’a borcu varsa hepsini kendisine bağışladı.” diyerek bir tellal çıkartmıştır. (İbn Abdilber, el-İstîâb, s. 617) Yine evinde hiç fare bulunmadığını söyleyerek yoksulluğunu dile getiren bir ihtiyarın ihtiyacını bu şekilde dillendirmesi hoşuna gitmiş ve “Evine fare dolduracağım.” diyerek ona birçok yardımda bulunmuş, evini türlü türlü gıdayla doldurmuştur. (İbn Abdilber, el-İstîâb, s. 616) Kays’ın Tebük seferinde de develerini keserek orduya ikramda bulunduğu kaydedilmiştir. (İbn Hacer, el-İsâbe, 5/254)

Allah Resulü’nden 16 hadis nakletmiş olan Kays b. Sa’d (Ziriklî, el-A’lâm, 5/206); cesareti, cömertliği, ileri görüşlülüğü ve kıvrak zekâsı sayesinde zamanının beş dâhisinden biri kabul edilmiştir. (İbn Hacer, el-İsâbe, 5/254) Öyle ki Kays’ın, “İslâm olmasaydı öyle bir tuzak kurardım ki tüm Araplar bir araya gelse onu anlamaya ve benzerini yapmaya güç yetiremezlerdi.” dediği nakledilmiştir. (İbn Hacer, el-İsâbe, 5/255.)

Ensar’ın öncülerinden olan Kays (r.a.), Hz. Peygamber’in (s.a.s.) vefatından sonra da İslam fetihlerine katılmıştır. Hz. Ali’nin (r.a.) halifeliği döneminde bir müddet Mısır valiliği yapmış, onun yanında sancaktar ve komutan olarak savaşlara katılmış, Haricîlere nasihatte bulunmak üzere gönderilen heyette yer almıştır. Hz. Ali’nin (r.a.) şehadetinden sonra Hz. Hasan’ın (r.a.) başkumandanı olmuşsa da onun, hilafeti Hz. Muâviye’ye (r.a.) bırakmasıyla Medine’ye dönmüş ve 60/680 yılında vefatına kadar siyasetten uzak bir hayat sürmüştür. (İbn Hacer, el-İsâbe, 5/254-255)

Editör: Mehmet Çalışkan