Asuman Düzgün

Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen

İnsanın şuurlu bir mümin kıvamına gelmesinde iradesinin hakkını vererek Rabbinin kendisinden istediği ibadetlere sebat göstermesinin payı mutlaka ki çok büyük. İrademiz tercihlerimizden ilişkilerimize, iş ahlakımızdan yaşam tarzımıza kadar hayatımızın bütününü etkiliyor.

Peki, böylesi önemli bir prensibi çocuklarımıza daha küçük yaşlarda nasıl öğretebiliriz? Ya da çocuklarımızın irade terbiyesi kazanmış, modern psikolojinin adlandırdığı şekli ile öz denetim becerisine sahip olmaları için hangi hususlara dikkat etmemiz gerekir?

Öz denetim, kişinin, önemli bir amaca ulaşabilmek için davranışlarını ya da başka bir amaca yönelme eğilimini denetleyip kısıtlamasıdır. Kısaca, kişinin kendi kendini kontrol etmesi diyebiliriz. Bu konuda filozof Platon'un "Kendini yönet, dünyayı yönetecek gücü bulursun." sözünü hatırlıyor ve şüphesiz, insanın kendini yönetebilmesini "birey" olma yolundaki en önemli becerileri arasında görüyoruz. Çünkü kendini tanıyan bir kişi, kendini yönetebilecektir. Ve bütün ilimler kendini bilmeye hizmet ettiği oranda değer kazandığından Yunus Emre’nin “Bu nice okumaktır.” dediği yerdeyiz.

Öz denetim becerisini kazanan kişiler; kendi kararlarını kendileri alabilen, bağımsız hareket edebilen, aynı zamanda davranışlarının sonucuna katlanmayı göze alabilen, mesuliyet sahibi, sabırlı ve kararlı kişilerdir. Bu özelliklere sahip, kendi davranışını iç motivasyonu ile kendisi harekete geçirebilen öz denetim sahibi çocuklar yetiştirmemiz, sadece birey veya aile için değil, faziletli bir toplumun inşası için de ciddi önem arz ediyor.

İç disiplin sahibi olmasını istediğimiz çocuğumuzun gönülden inanacağı bir amaç belirlemesi, gideceği güzergâhı bilmesi adına atılması gereken ilk adımlardan. Amaç belirlenirken "niçin" sorusuna cevap aramak işimizi kolaylaştırabiliyor. Çalışkan bir öğrenci olmak için, zayıflamak için, iyi bir sporcu olmak için, Allah’ın razı olduğu bir kul olabilmek için vs.

Belirlenen amaç etrafında günlük rutinlerin oluşması için çocuğun hayatında önem ve önceliğine göre bir sıralama yaparak günlük, haftalık, aylık planın yapılması; bu planın uygulanmasında azim ve kararlılık gösterilmesi önemli. En ufak bir zorlukla veya engelle karşılaştığında pes etmeden devam etmesi, başladığı işi bitirmenin hazzını yaşaması için ona rehberlik etmeliyiz.

Belirlediği amaçta istikrarı koruyabilmek için kazandırılması gereken başka bir duygu çıkıyor karşımıza: Sabır. Hazzı ötelemeyi öğreten sabır, irade sahibi herkesin rehber edinmesi gereken erdemlerden. Çocuğun her arzu ettiğinin hemen temin edilmesi, her istediğinin önüne hazır olarak sunulması, haz oburu çocukların yetişmesine neden olacaktır. İlkeli bir hayat tarzı yaşayanların davranış kalıplarını gözlemlediğimizde günübirlik, gelgeç heveslerini ve haz odaklı duygularını erteleyebildiklerini görüyoruz. İnsanoğlunun yapmaktan keyif aldığı zevk ve arzularının, belirlediği hedef, amaç ve değerleri ile çelişmesi durumunda hazzı ertelettiren ya da sınırlandıran şey, eğitilmiş bir iradedir.

Hazzı erteleme kavramı, dünyada ilk defa 1970 yılında Walter Mischel tarafından uygulanan "Marsmallow Testi" (Zevki Erteleme Beceri Testi) ile karşımıza çıkıyor. Bu testle 4-6 yaş anaokulu çocuklarının kendilerini kontrol etme ve duygularını yönetme becerilerini ölçmek amaçlanıyor. Boş bir odada çocukların önlerine çok sevdikleri bir şeker konuyor, 15 dakika yemeden beklerlerse ikincisinin verileceği söyleniyor. Çocuklar, şekeri yememek için mücadele veriyor. Şekeri yemeden bekleyen çocukların hayatları incelendiğinde akademik başarıları ve sosyal becerilerinin daha yüksek, madde bağımlılığı gibi risklerinin daha az olduğu gözlemleniyor.

Sağlıklı anne baba tutumunun gereği olarak çocuklara daha erken yaşlarda iç disiplin kazanmaları için kurallar koyulmalı, bunlar nedenleri ile çocuğa açıklanmalıdır. Çocuk bu kurallar sayesinde yanlışı, doğruyu ve sınırlarını öğrenecektir. Kuralları uygularken aile bireyleri tutarlı davranmalıdır. Tutarlılık, ebeveynler arasında geçerli olduğu gibi, ebeveynin kendi içindeki davranış ve sözleri için de geçerlidir.

Çocuklara öz denetim becerisi kazandırmak için yapılması gereken bir diğer husus ise yaşlarına uygun verilecek sorumluluklardır. Çocuklara, hazzın tüketmekle değil, üretmekle olduğunu; dâhil oldukları ve zahmetini çektikleri faaliyetlerle göstermek gerekir. Rabbi ile sağlıklı bir iletişim kurabilmesi için bireyin mükellefiyet şuurunun erken yaşlarda yerleşmesi önemlidir. Sorumlulukta kuru bir mecburiyet duygusu değil, samimi bir mesuliyet hissinin oluşmasında çocukluk döneminde kazandıklarının payı büyük olacaktır.

Editör: Mehmet Çalışkan