Mehmet Han

Dağarcık

Geçti Bor’un Pazarı

Bor, Niğde’ye on üç kilometre uzaklıkta bulunan bir ilçedir. Eskiden beri, pazarı ile meşhurdur. Bu pazar çok kalabalık olur, herkes her türlü malını satar ve aradığını bulabilir. Bu meşhur pazar, salı günü kurulur; bir gün sonra da Niğde’nin pazarı gelirdi.

Vaktiyle bir salı günü pazara gelmekte olan bir köylü, kasabaya yaklaşırken su başında biraz dinlenip eşeğini de otlatmak ister. Eşeği, uzunca bir iple ağaca bağlar. Kendisi de başka bir ağacın altına oturur. Sabahleyin erken kalktığı için oracıkta uyuyakalır. Uyandığı zaman, güneşin epeyce tepeye dikildiğini görüp hemen eşeğine atlar ve yola çıkar. Fakat pazar dağılmıştır. İşini bitirip köye dönmekte olan köylüler bu hâli görünce:

“Geçti Bor’un pazarı, sür eşeği Niğde’ye!” derler.

BİR İNCİ

“Tarihimizin büyüklüğü bizim için hem kuvvet hem zaaf kaynağı olmaktadır. Derme çatma bir millet olmadığımız için bazı aydın çevrelerin bütün yürek karartıcı sefaletine rağmen, gururumuz ayakta kalıyor ve gelecek için büyük ümitler besleyebiliyoruz. Dün büyük olduğumuz gibi yarın da büyük olabileceğimizi düşünüyoruz. Karşılaştığımız bütün buhranı sükûnetle ve ağırbaşlılıkla ele almayı biliyoruz çünkü geçmişte bu türlü durumlarla karşılaştığımızı ve hepsinin de aynı ağırbaşlılıkla üstesinden geldiğimizi biliyoruz.”

Erol Güngör

Osmanlıca

Yaradılmış cümle oldu şâduman

Gam gidüp âlem yeniden buldu cân

Cümle zerrât-ı cihân idüp nidâ/ sadâ

Çağrışuben didiler kim merhabâ

Süleyman Çelebi

KISSADAN HİSSE

Sebat Eden Başarıya Ulaşır

Murat’ın tek hayali çok ünlü bir judocu olmaktır. Fakat ailesi onun okul başarısını olumsuz etkileyecek bir uğraşı olsun istemez. Bir gün talihsiz bir kaza sonucu Murat sol kolunu kaybeder. Ailesi moralinin bozuk olduğunu görünce ona bir judo hocası tutar. Hoca ilk derste Murat’a karşısındakini sağ koluyla tutup üstünden savurmayı gösterir. Hatta ikinci, üçüncü ve sonraki bütün derslerde hep aynı hareketi çalışırlar.

Murat bir gün hocasına “Hocam ben çok sıkıldım, artık başka hareketlere geçsek.” der. Hoca ise bunu kabul etmeyerek dünyada bu işi en hızlı yapan kişi olmadıkça bitirmeyeceğini söyler. Murat o kadar hızlanır ki bu hareketle hocasına üstünlük sağlayacak duruma gelir. Bir gün hoca elinde bir kâğıtla gelir. Kâğıtta Murat’ın gençler karate müsabakasına katılabileceği yazmaktadır. Murat çok şaşırır “Hocam bu iş nasıl olur? Ben sadece tek hareket biliyorum, kesin kaybederim.” der. Hocası ise “Sen sadece bildiğini yap.” cevabını verir. Murat’ın müsabakaya katılacağını duyanların büyük bir kısmı başarısız olacağını düşünür. Hatta bunu Murat’ın yüzüne söyleyenler de olur. Ümitsizliğe kapılsa da çalışmalarına ara vermeyen Murat, tek hareketle finale kadar yükselir, son rakibini de yenerek şampiyon olur.

Sevinçle hocasının yanına koşar ve “Hocam nasıl olur, anlamıyorum, sadece bir hareket biliyorum, tek kolluyum ve şampiyon oldum.” der. Hocası çocuğa bakar ve der ki “Senin yaptığın hareket bu spordaki en zor hareketlerden biridir ve bunun bir tek savunması vardır: O da rakibin sol kolunu tutmak.”

BİR AYET

“Ey iman edenler; Allah'a karşı gelmekten sakının ve Peygamber’ine iman edin ki, size rahmetinden iki kat pay versin, size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur versin ve sizi bağışlasın. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.” (Hadîd, 57/28)

BİR HADİS

“Dikkat edin! Yalancılıktan kaçının. Çünkü ister ciddi olsun, isterse şaka yollu olsun yalan söylemek Müslüman’a yakışmaz. Sakın kimse yerine getirmeyeceği bir şeyi küçük yaştaki çocuğuna (bile) vaat etmesin (bu davranış da yalancılığa girer).” (İbn Mâce, Sünnet, 7)

Esma-I Hüsna

el-Kerîm: Yarattıklarına sebepsiz ve karşılıksız nimet veren, bağışta bulunan, tövbe edenleri affeden, eksikliklerden münezzeh, işleri övülmeye layık, şeref ve fazilet sahibi olan…

Editör: Mehmet Çalışkan