Dr. Öğr. Üyesi Emine Demil

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Ortak bir geçmişi, şimdiki zamanı ve gelecekten beklentileri paylaşan insanların karşılıklı ilişkilerinin var olduğu veya yaşadığı bir sistemdir aile. Kendisine sunulan zaman ve mekânda, insanlık, aileler hâlinde toplanmakta,  çocuklar doğmakta, büyümekte, ihtiyaçlar aile vasıtasıyla karşılanmaktadır. Aileleri mutlu ve güçlü kılan hususlardan biri ise kuşkusuz her şeyi paylaşmalarıdır. Hayat boyu bize güç ve iyi olma hâli verecek olan sevgiyi ve bölüşmeyi en kalıcı şekilde ailede öğreniriz.

İnsanlar dünya hayatında yolcu misalidirler. Bu uzun yolculuktaki en önemli sığınaktır aile. Maddi ihtiyaçlarının yanı sıra manevi ihtiyaçlarının da karşılandığı kutlu bir müessesedir. Bu çerçevede Kur’an-ı Kerim’de müminlere yapılan tavsiyelerden birisi de evlenip bir yuva kurmalarıdır. Zira aile ocağı evlilikle tütmeye başlar. Allah Teâlâ, evlilikle büyük bir şefkat ve merhamet lütfetmiştir eşlere. Evlilik, iki farklı insanın bir ömür, iyi ve kötü anlarda birlikte olmak ve birbirine destek olmak amacıyla çıktıkları bir hayat yolculuğudur. Mesut bir yuva kurulurken amaç, uzun yıllar boyunca omuz omuza, sırt sırta vererek zorlukları aşmak, sıkıntıların üstesinden birlikte gelmektir. Allah Teâlâ, aile birliğinin korunması hususunda eşlere öğütler verir. Kur’an-ı Kerim’de “Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz.” (Bakara, 2/187) buyrularak erkeğin kadına, kadının da erkeğe karşı sorumluluklarının olduğu vurgulanır.

Aile, büyük mükâfatlara kavuşmak isteyen müminler için büyük bir fırsattır. Aile, nadide bir emanettir kuşkusuz. Sorumludur insan ailesinden, eşinden, çocuğundan. “Ailenin senin üzerinde hakkı vardır!” buyuran Hz. Peygamber’in (s.a.s.) bu davetine icabet eder aile reisi. Bir taraftan evinin güvenliğini, huzurunu, mutluluğunu temin eder; diğer taraftan kazandıklarını ailesi için harcar. Mademki herkes kendisine emanet edilen insanlardan sorumludur o hâlde mümin kişi, aileyi emanet olarak görecek, her şeyden önce malını aile fertleri için harcayacak, onların huzurlu bir yuvada yaşaması için büyük bir gayret gösterecektir. Aile için en önemli güven kaynağı olacaktır.

Evlilikle beraber birtakım sorumluluklar yüklenmektedir babaya. Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ, “Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği, örfe uygun olarak babaya aittir.” (Bakara, 2/233) buyurmaktadır. Allah rızası için aile fertlerine harcama konusunda bu ayet, bir ölçü meydana getirmektedir. Yaşanılan toplumun durumu da göz önünde bulundurularak aile efradının ihtiyaçlarını gidermek bu bağlamda bir sorumluluktur. Hz. Muhammed’in (s.a.s.) “Bir müminin harcadığı paraların en değerlisi kuşkusuz ailesinin ihtiyaçları için harcadığı paradır.” (Müslim, Zekât, 48) buyurması, bu sorumluluğun aynı zamanda büyük bir mükâfata da vesile olduğunu göstermektedir. Aile içi harcamaların sadaka kapsamında olduğunu da şu hadisten öğrenmekteyiz; “Kendini doyurmak için harcadığın, senin için sadakadır. Çocuğuna yedirdiğin şey, senin için sadakadır. Eşine yedirdiğin şey, senin için sadakadır. Hizmetinde bulunana yedirdiğin şey, senin için sadakadır.” (İbn Hanbel, IV,131) 

Hz. Peygamber (s.a.s.), kişinin, ailesi için sarf ettiği her malın, harcadığı en hayırlı mal olduğunu vurgulamakta ve bunun infakın önemli bir parçasını teşkil ettiğini belirtmektedir. Zira kişiye en fazla sevap kazandıracak sadaka, ailesi için yaptığı harcamadır.

Rahmet Peygamberi, “Bir Müslüman, Allah’ın rızasını umarak ailesinin geçimini sağlarsa, yaptığı harcamalar onun için birer sadaka olur.”(Buhârî, İman, 41); “Bir kimsenin kendisi ve ailesi için yaptığı harcamalar da bir sadakadır ve harcamaya öncelikle kendi ailesinden başlaması, akrabasını ve yakınlarını gözetmesi gerekir.” (Buhârî, Zekât, 18) buyurmaktadır. Abdullah b. Amr b. Âs’dan gelen rivayete göre Resulüllah  “Geçimini sağlaması gerekeni ihmal etmek, insana günah olarak yeter!” (Ebû Dâvûd, Zekât, 45) buyurarak ailesini ihmal eden kişilere yönelik ikaz sadedinde tavsiyelerde bulunmaktadır.

Anne fedakârdır, o da baba gibi emeğinin hesabını tutmaz. Her zaman eşini, çocuğunu gözetir. Nitekim asrısaadette ailesi için harcama hususunda Ümmü Seleme “Ey Allah Resulü! Ebu Seleme’nin çocuklarına harcama yapmak bana sevap kazandırır mı? Onları öyle muhtaç durumda bırakacak değilim ya! Onlar benim kendi çocuklarımdır, diye sormuş; Resulüllah da cevaben, evet, onlara yaptığın harcamaların sevabı senindir.” (Buhârî, Nafakât, 14) buyurmuştur.

Kısacası mesuldür insan ailesinden, eşinden, çocuğundan ve onun tüm ihtiyaçlarından. Allah Resulü “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de ailesine karşı en hayırlı olanınızım…” (İbn Mâce, Nikâh,50) hadisiyle müminleri, ailesine iyilik yapmaya davet eder.

Editör: Mehmet Çalışkan