Müzeyyen Yazıcı

Forma mı? Bunlar daha birinci sınıf, öyle düğmeli pantolonlar seçmeyin, eşofman giyseler de olur, rengine dikkat edin yeter. Kitaplar mı? Onlar öğrenci adına okul idaresine geliyor. Sizin kız gözlük kullanıyor demek, telaş etmeyin, öğretmenle görüşür ön sırada oturtmasını rica ederiz. Servis görevlisi bahçe girişinde solda, toplantı salonu en alt katta, rehberlik birinci katta sağdaki oda…

Öğretmenimiz okulun açıldığı hafta ilk talimatını verdi. Sınıf annesi seçilecek. Arkadaşlar benim olmamı istediler. Oğlum da aynı okulda son sınıfta. Eh tecrübeli sayılırım. Çalışmıyorum, vakit sıkıntısı da çekmeyeceğim.

Başta biraz gönülsüz davransam da itiraf edeyim ki benim de aklımdan geçmişti sınıf annesi olmak. Öğretmen bu fikri pek beğendi, ben de kabul ettim.

İlk haftalar enerjimin büyük kısmını veli, öğrenci, okul irtibatını kurmaya harcamış, bazı önemli ayrıntıları bu karmaşada maalesef ki gözden kaçırmıştım.

Geç de olsa sınıfımızda ihtiyaç sahibi bir çocuğun olduğunu fark ettim. Okul aile birliğiyle görüştüm. Durumu birkaç veli arkadaşa da açtım, düşündüm ki okul aile birliğine gerek bile kalmadan biz bu işi kendi aramızda hallederiz. Sağ olsun hepsi destek olmak istediler, aralarında para topladılar. Ailemize ulaştırdık.

Hafta sonu alışveriş için dışarı çıkmıştım, caddeden geçerken bir de ne göreyim. Yardım topladığımız aile, oldukça şık bir restoranda yemek yiyor. Büyük oğulları grand tuvalet giyinmiş, masada yok yok. Tamam, eğlenmek herkesin hakkı ama… İnsan yardımla, sadakayla evladını okuturken böyle lüks harcamalardan da kaçınmalı canım.

İnşallah bizim velilerden biri görmemiştir. Yoksa ne derim millete?

Kul Sıkışmayınca...

Son yongam, kıymetlim, minik kızım bu yıl okullu oldu. Biliyorum o da abisi gibi derslerine dört elle sarılacak, başarılı olup bizi gururlandıracak. Bizim gibi ailelerin çocuklarının okumaktan başka bir çıkış yolu yoktur zira. Ne babadan kalma mal mülk, ne atadan kalma bir meslek.

Kendi yağımızda kavrulduk uzun zaman. Eşim dişinden tırnağından artırdı çocukları okutmak için. Ben de elimden geleni yaptım. Oğlanı okuturken az mı sıkıntı çektik. Ama çok şükür ki semeresini de gördük. Bizi hep gururlandırdı o, yüzümüzü güldürdü. Güzel bir liseyi kazandı. Ardından üniversite.

Oğlan üniversiteli olup kız da okula başlayınca biraz telaşlanmıştık doğrusu. Masraflarımız artacaktı. Kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş. Kızımın okulunda bazı veliler haberdar olmuş hâlimizden. Allah razı olsun onlardan, ufaklığın okul masraflarını üstlendiler. Güzel haberler bununla da kalmadı. Bizim oğlanı üniversite staja göndermiş. Bir otomobil fabrikasına hem de. Patronları hem ufak da olsa bir maaş verecek hem de işi öğrenmesine yardım edeceklermiş.  Nasıl sevindik anlatamam. Tutturdu hepinizi yemeğe çıkartacağım diye. Oğlum dedim, ilk günden harcama maaşını, ben size en güzel yemekleri yaparım evde. Yok, illaki küçük de olsa bir kutlama yapacakmışız. Hevesi kursağında kalsın istemedim. Maaile hazırlanıp çıktık.

Güzel bir yerde masa ayırtmış bizimki. Ufaklık da pek neşeliydi, yemek boyunca hepimizi güldürdü. Böyle güzel bir günü bize nasip eden Rabbime şükürler olsun. Vesile olanlardan Allah razı olsun. Bir ara pencereden bakarken kızın okulundan bir veliyle göz göze geldik. Kendisi sınıf annesi üstelik. Hafifçe başımı eğip selam verdim ama o beni tanıyamadı galiba ya da tanıdı da… Ne bileyim, başka bir türlü bakıyordu bize. Sanki o saatte o restoranda olmamızı yadırgamıştı. Bütün gece o bakış zihnimden silinmedi. Oğlum da fark etmiş olacak “Annecim nen var? Yoksa duygulandın mı yine?” diye sorup durdu. E onlar alışkın tabii, benim üzülünce de sevinince de gözlerimin aynı şekilde buğulanmasına. Baktım bizim çocukları üzeceğim, çeki düzen verdim kendime. Bugün sevinmeyeceksem ne zaman sevineceğim dedim. İlk göz ağrım hem derslerinde çok başarılı olmuş hem de daha şimdiden eve ekmek getirmeye başlamış. Bir anne baba daha ne ister.

Editör: Mehmet Çalışkan