Süheyla Karaca HANÖNÜ

Yazmak, bir yandan geçmişin izini sürmek bir yandan ise ana tanıklık etmektir. Yazmak ki sözün soyunu devam ettirerek geleceğe göz kırpmaktır. O yüzdendir ki yazmak, soylu bir eylemdir.

İnsana her iki dünyada da tam manasıyla kutlu olmak için gereken yolu gösteren bu kitabı dört temel üzerine kurar Yusuf Has Hacib. Bunlardan biri adalettir ve doğruluk üzerine kurulur. İkincisi devlet olup mutluluk ve ikbal demektir. Üçüncüsü akıldır, ululuk ifade eder. Dördüncüsüyse kanaat ve afiyettir.

Eserde yer alan karakterler bu dört erdemin simgesi olurlar. Hükümdar Kün-Toğdı “adaleti”, vezir Ay- Toldı “halkın mutluluğunu”, vezirin oğlu Ögdilmiş “aklın önemini”, din görevlisi Odgurmuş ise “kanaati, akıbeti” sembolize eder. Bir siyasetname olması hasebiyle devlet idaresi için yazılmış olduğu söylense de Kutadgu Bilig’in onu okuyan herkese diyecek bir sözü vardır. İçindeki her bir deyiş, atasözü kıvamında kulaklara küpe olur. 

Dilin erdemini, kusurlarını, faydasını ve zararlarını anlatan beyitlere bile baksak bu yorumun yerinde olduğunu görürüz:

Aklın süsü dil, dilin süsü sözdür.

Anlayış ve bilgiye tercüman olan dildir.

İnsanı aydınlatan açık dilin kıymetini bil.

Kişiyi dil kıymetlendirir ve kişi onunla mutluluk bulur.

Kişiyi dil kıymetten düşürür ve dili yüzünden başı belaya girer.

Kişi söz ile yükseldi melik oldu.

İslamiyet’e geçiş dönemi ürünlerinin ilki olan 6645 beyitlik bu eserin asırlar önce yazılmasına rağmen günümüzde de önemini koruması, en temel kavramları dahi yalın bir dille anlatmasında gizlidir. Beyitlerin birçoğunda davranışlarda aşırılığa kaçmanın zararlarına değinilir. Yerli yerinde davranmanın, aşırılık yerine orta yolu bulmanın önemine dikkat çekilir: Çok konuşana gevezelik etti der bilgi. Ama söylemezse de ona dilsiz der.

Kitapta beylere, beyliğin iyi bir şey olduğu fakat daha iyi olanın yasa olduğu, yasaları doğru uygulamak gerektiği anlatılır. Ayrıca bilim adamları, şairler, çiftçiler, hayvan yetiştiricileri, zanaat erbabı ve yoksullarla nasıl ilişki kurulacağı hakkında öğütler sıralanır. Kutadgu Bilig, topluma da nasihatlerde bulunmayı ihmal etmez. Evlilik ve çocuk terbiyesi hakkında önemli nasihatlerde bulunur.  Her dem iyiliğe çağırır. Dünyanın iyi ve kötü yanlarını ortaya koyar, hayatı boşa geçirmenin pişmanlığını dile getirir. Son pişmanlık anı gelmeden önce tövbe etmenin önemine vurgu yapar. Dili yerinde kullanmanın faziletlerini sayar: Binlerce sözün düğümünü bu bir sözde çöz.

Aklı, bilginin sarayı olarak görür bu eser. Bilgi ise etrafında eşyaları toplayan kimya gibidir. Duygulara yenik düşmeyip akılla hareket etmenin bize sağlayacağı yararlardan bahseder. Bilgili ve anlayışlı olmanın önemine değinir birçok beyitte. Anlayışı bir yulara benzetip onu elinde tutanın dileğine erişeceğini belirtir. Bütün işi gücü anlayışla yapıp ele geçen zamanı israftan bilgiyle koruyabileceğimizi telkin eder.

Bireylerin kusurları olduğu gibi toplumların da kusurları vardır: Gönül kimi severse, onun kusuru erdem olur. Bütün ters işleri doğru ve eksiklikleri de tam görür. (537. beyit) Aslolan  kusurları görebilmek ve salim bir akılla onları düzelterek ideal hayat düzenini tesis etmektir.

Elbet, yaşayan her canlı ölümü bir gün tadacaktır. Bu süreçte nasıl yaşandığıdır önemli olan:  Doğan herkes ölmeye, yükselen her şey düşmeye mahkûmdur. (1086. beyit)

Kutadgu Bilig’i sürme gibi göze çekmek, oradaki bilgileri hayata uyarlamak gerekir ki bireyin ve toplumun huzuru daim olsun: Bilgili insan bilgisiyle şu öğüdü vermiştir. Doğru ve dürüst insan bulursan onu sürme gibi gözüne çek. (1727. beyit)

Editör: Mehmet Çalışkan