Afyonkarahisar’ın Şuhut ilçesinde hafız yetiştiren Şuhut Bölge Yatılı Erkek Kur’an Kursu, 2. dönem mezunlarını verdi. Hafızlığını tamamlayan 28 öğrenciye, düzenlenen törenle icazet verildi.

“Hafız Olma İsteğim Yıllardır Hiç Kaybolmadı”

İcazet merasiminde konuşan Orman ve Su İşleri Eski Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, hafız olma isteğinin yıllardır hiç kaybolmadığına dikkat çekti; “Hafız olabilmek için profesörlük unvanımı feda edebilirim.” dedi.

Hayatta olmayan babasının manifaturacı olduğunu belirten Eroğlu, bir anısını da şu sözlerle dile getirdi:

“Hafızları çok severim. Teknik üniversiteden inşaat mühendisliği diplomasını alarak memlekete döndüğümde, babamın dükkânına girince babasının hafız olmuş bir çocuğu giydirdiğini gördüm ve çok duygulandım. O hafız çocuğa; “Senin hafızlık belgeni, benim diplomamla değişsem razı olur musun dedim. Şimdi hafızlık belgesini profesörlük belgesi ile değişmeye hazırım.”

Prof. Eroğlu, hafız olma isteğinin yıllardır hiç kaybolmadığını hatta yakın zamanda hafız olmak için başvuru yaptığını ancak “Yoğunluğunuz nedeniyle zor.” cevabını aldığını aktardı. Konuşmasında, manevi kalkınmanın önemine de değinen Eroğlu, gelecekte ayakta kalacak toplumlar sağlıklı aile, sağlıklı nesil, sağlıklı gençlik yetiştiren toplumlardır. Üzerimizde çok mesuliyet var. “ ifadelerini kullandı.

Programa Veysel Eroğlu’nun yanı sıra Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Dr. Burhan İşliyen, Afyonkarahisar Valisi Mustafa Tutulmaz ve İl Müftüsü Şükrü Kabukçu ile çok sayıda vatandaş katıldı.

Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda katılımcılara hitap eden Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşliyen, Kur’an-ı Kerim’in müminler için hem şifa hem rahmet olduğunu belirtti, Hz. İbrahim’in, Allah’tan aldığı emirle eşi Hacer ve henüz süt emen bir bebek olan oğlu Hz. İsmal’i sönmüş bir volkanik bölge olan simsiyah taşlara bıraktığını hatırlattı.

Hacer annemizin, bu durumun Allah’ın emri olduğunu anladığını ve “Allah bizi yardımsız bırakmaz” diyerek Rabbine teslim olduğunu söyleyen İşliyen; “Annenin tabi tutulacağı en ağır imtihanlardan biri çocuğunun susuzluktan kavrularak ölmesidir.” dedi.  

“FETÖ Musibeti Kur’an’ı Doğru Anlamama Problemidir”

Hacer annemizin çocuğu susuz kalınca, endişe ve korkuyla taşların arasında ayakları yara oluncaya kadar Safa tepesine çıktığını ve dua edip Allah'tan yardım istediğini ifade eden Dr. İşliyen, sözlerine şöyle devam etti:

“İsmail ölseydi belki de cennete girecekti. Bizim bugün Allah’a ulaştırmadığımız, Peygamberi tanıtmadığımız Kur’an’ı öğretmediğimiz gençlerimiz büyür, belki bir eli yağda bir eli balda olur ama imansız kalıp ölürse cennete gidemezler. Uyuşturucu bataklığına düşüp de mahvolursa cennete gidemezler. Onun için Hacer’in duasından daha çok dua etmemiz gereken evlatlarımız var bugün bizim. Hacer’in endişelenmesinden daha çok endişelenilmesi gereken evlatlarımız var bizim. Ekmekten, sudan çok Kur’an’ı, İslam’ı bilen ve güzel yaşayan âlimlere ihtiyacımız var. Bugün DAEŞ, IŞİD gibi örgütlerin varlığı İslam’ı anlamama Kur’an’ı doğru yorumlamama problemidir. 250 şehidimiz ve binlerce yaralımızı andığımız 15 Temmuzdan beri ülkeyi ve dünyayı kasıp kavuran FETÖ musibeti de İslam’ı doğru anlamama, Kur’an’ı doğru anlamama problemidir.”

Program, Afyonkarahisar İl Müftüsü Şükrü Kabukçu’nun yaptığı duanın ardından hafızlığını tamamlayan 28 öğrenciye icazet verilmesi ile son buldu.

Editör: Mehmet Çalışkan