Eline geçen her şeyi derhal yoksullara dağıtmış, günlük ihtiyacı dışında hiç bir mal edinmemiştir. 430 Bu sebeple, vefâtında mirascıları tarafından paylaşılacak hiç bir şey bırakmamıştır 431, Rasûl-i Ekrem (sas)’in hanımlarından Hz. Cüveyriye’nin kardeşi Hâris oğlu Amr: 

- Rasûlüllah (sas) vefâtında ne bir dirhem gümüş, ne bir dinar altın, ne bir köle, ne de başka bir şey bıraktı, Yalnızca (Mısır Mukavkısı’nın hediye gönderdiği) beyaz bir ester ile silahını ve bir de (sağlığında) vakfettiği (fedek ve Hayber’deki) arâzîyi bıraktı. 432 demiştir.

Rasûl-i Ekrem (sas) de:

- Vefâtımda vârislerim ne dinar, ne de dirhem paylaşacak. Bıraktığım (arâzînin) zevcelerimin nafakası ve işçinin ücretinden geri kalan irâdı vakıftır” buyurmuştur. 433

Kur’an-ı Kerim’de, kâfirlerden savaş sonunda elde edilen ganimet malların beşte biri ile, savaş yapılmadan anlaşma yolu ile alınan “fey” malların tasarrufunun Rasûlüllah (sas)’e aît olduğu beyân edilmiştir. 434 Bu sebeple, savaş yapılmadan alınan Benî Nadîr ve Fedek arâzîsinin tamamı ile savaş sonucu elde edilen Benî Kurayza ve Hayber arâzisinin beşte biri, Rasûl-i Ekrem (sas)’in tasarrufunda bulunuyordu. 435

Rasûl-i Ekrem (sas) Efendimiz:

“Biz peygamberler cemaatine mirâscı olunmaz, bıraktığımız her mal sadakadır, vakıftır,” buyurmuştu. 436 Bu sebeple bu topraklar, Rasûlüllah (sas)’in vefâtından sonra mirâscıları arasında paylaştırılmadı. Her birine, Rasûlüllah (sas) hayatta iken yaptığı gibi, gelirlerinden hisse verildi. Rasûlüllah (sas) ‘in mirâsçıları kızı Hz. Fâtıma ile amcası Hz. Abbâs ve hayatta olan zevceleriydi.

---

426 İbn Hişâm, 4/312-313.
427 El-Buhârî, 2/75; Tecrid Tercemesi, 4/422 (Hadis No: 627).
428 İbn Hişâm, 4/314; İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 5/266.
429 İbn Hişâm, 4/314.
430 Bir sefer dönüşünde, Uhud Dağı karşıdan görülünce: Uhud Dağı benim için altına çevrilip tamâmen altın olsa, tek bir dinârdan fazlasının üç günden çok bende kalmasını istemezdim, hemen dağıtırdım. Bir dinarı da ancak borcum için hazırlardım, buyurmuştur. (bkz. el-Buhârî, 3/82, 7/178, 8/128; Müslim, 2/687 (Hadis No: 991); Tecrid Tercemesi, 7/376 (Hadis No: 1075). Yoksullara dağıttıktan sonra, bir kaç altın elinde kalmış, bunları Hz. Âişe’ye emânet etmişti. Hastalığında Hz. Ali’ye dağıttırdıktan sonra: “İşte şimdi içim ferahladı, eğer Rabbine bu altınlar yanında iken kavuşsaydı, Muhammed’in hâli nice olurdu?” buyurmuştu. (Tarih-i Din-i İslam, 3/560).
431 Satın aldığı 30 ölçek arpa borcu için vefât ettiğinde Rasûlüllah (s.a.s.)’in zırhı rehin bulunuyordu. (el-Buhârî, 5/145).
432 El-Buhârî, 3/186 ve 144; Tecrid Tercemesi, 8/235 (Hadis No: 1167).
433 El-Buhârî, 3/169; Tecrid Tercemesi, 8/273 (Hadis No: 1173).
434 Bkz. el-Enfâl Sûresi, 40 ve el-Haşr Sûresi, 6.
435 Tecrid Tercemesi, 8/274.
436 Bkz. el-Buhârî, 4/42-43, 5/23-25; Tecrid Tercemesi, 8/498 ve 10/177 (Hadis No: 1288 ve 1577).

Editör: Mehmet Çalışkan