Hamne bint Cahş b. Riâb el-Esediyye'nin Hayatı

Hamne binti Cahş (r.anhâ) Peygamberimizin (sas) halasının kızıdır. Annesi, Abdülmuttalib’in kızı Ümeyme’dir. Babası,Abdullah İbni Cahş’dır. O, mü’minlerin annelerinden cömert ve kanaatkârlığı ile öne çıkan Zeynep binti Cahş’ın  radıyallahu anha ile kız kardeştir. Bu vesîle ile Resûl-i Ekrem (sas) Efendimizin baldızıdır.

Hamne binti Cahş (r.anhâ) Hz. Peygamber (sas)’e ilk biat eden hanımlardan birisiydi. Hz. Hamne Mekke’nin en genç ve yakışıklı delikanlısı, İslâm tarihinin ilk muallimi olarak Medine’ye görevlendirilen Mus’ab b. Umeyr’in de eşidir.

Müslümanlar arasında Mus’abü’l-hayr olarak da tanınan Mus’ab b. Umeyr, Müslümanların anneleri arasında yer alan Zeyneb bint Cahş’ın kız kardeşi Hamne ile evli olduğu için aynı zamanda Allah Resûlü (sas)’nün bacanağı olmuştur. Mus’ab (ra)’ın bu evliliğinde Zeynep adında bir kız çocuğu dünyaya gelmiştir.

Onlar Mekke’den Medine’ye hicret eden ilk muhacirlerden oldular.

Hz. Mus‘ab, Hz. Peygamber (sas)’in tebliğ tarzını çok iyi kavraması, Kur’ân-ı Kerîm’den o zamana kadar inmiş âyetleri ezbere bilmesi ve etkili konuşmasıyla Medine’de bir çok tanınmış şahsiyetin Müslüman olmasına vesile olmuştur.

Hz. Hamne İslamın tebliğinde eşinin daima destekçisiydi. O, ibadetlerini titizlikle yapmaya gayret gösteren bir hanımdı.

O ayrıca savaşlarda yaralıları tedavi eden, askerlere su taşıyarak hizmet eden hanımlardan biridir.

Uhud Gazvesi’nde Hz. Peygamber’in yanından hiç ayrılmayıp sancaktarlık görevini yerine getiren Hz. Mus‘ab, Resûl-i Ekrem’i yaralayan İbn Kamîe’nin kılıç darbeleriyle her iki eli de kesilince sancağı kollarıyla göğsüne bastırarak dik tutmaya çalışırken yine onun mızrağıyla şehid düştü. Savaştan sonra şehidler defnedilirken Peygamberimiz (sas), yoksul bir kıyafet içindeki Hz. Mus‘ab’ı yanındakilere göstererek onun bir zamanlar en güzel elbiseleri giydiğini, en güzel yemekleri yediğini, fakat Allah ve resulünün sevgisini her şeye tercih ettiğini söyledi. Ardından, “Müminler içinde Allah’a verdikleri sözde duran nice kişiler vardır. Onlardan bazısı sözünü yerine getirip o yolda canını vermiş, bazısı da -şehidliği- beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde -sözlerini- değiştirmemişlerdir” meâlindeki âyeti (el-Ahzâb 33/23) okudu. 

Muhammed b. Abdullah b. Cahş’tan rivayet edildiğine göre, İslâm ordusu Uhud Gazvesi’nden Medine’ye döndüğünde merak içinde bekleyen kadınlar savaşa katılan yakınlarından haber sormuşlarsa da hiç kimse bu konuda onlara cevap vermedi. Bunun üzerine kadınlar Hz. Peygamber’e başvurdular. Resûl-i Ekrem hepsine cevap verdikten sonra sıra Hamne’ye gelince Rahmet ve Şefkat Peygamberi Efendimiz kederli bir şekilde ona doğru yöneldi ve:

– “Ey Hamne! Sabret ve Allah’tan sevap bekle!” buyurdu. O da:

– “Kimin için sabredeyim ya Rasûlallah!” dedi. Efendimiz:

– “Dayın Hamza için.” buyurdu.

Kadere teslim olmuş Hamne (r.anhâ) derin bir tevekkülle: “İnna lillâh ve innâ ileyhi râciûn = Bizler Allah’ın kullarıyız ve O’na döneceğiz Allah ona rahmet ve mağfiret etsin.” dedi.

İki Cihan Güneşi Efendimiz tekrar:

– “Ey Hamne! Sabret ve Allah’tan sevabını bekle!” buyurdu. O da:

– “Kimin için Ya Rasûlallah!” diye sordu. Efendimiz:

– “Kardeşin Abdullah İbni Cahş için.” buyurdu. Hamne (r.anhâ) yine sabır ve metânet içerisinde, İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn” dedi ve ona da: “Allah rahmet ve mağfiret etsin.” diye duâ etti.

Fahr-i Kâinat (s.a) Efendimiz üçüncü kez:

– “Ey Hamne! Sabret ve mükâfatını Allah’tan bekle!” buyurdu. O da:

– “Kim için ya Rasûlallah!” diye sordu. Efendimiz derin bir hüzün içerisinde:

– “Mus’ab İbni Umeyr için.” buyurdu. Sevgili beyinin ismi geçince Hamne (r.anhâ)’nin hâli birden değişiverdi ve: “Vay benim başıma gelenlere!” diyerek ağlamaya başladı. Yetim kalan çocuklarını düşündü.

Onun bu derin acısına dayanamayan Rahmet Peygamberi Efendimiz Hamne’yi tesellî sadedinde şu iltifatta bulundu:

– “Hiç şüphesiz kadının yanında beyinin ayrı bir yeri vardır. Kadınlarda kocalarına karşı ayrı bir bağlılık vardır. Hamne dayısının, kardeşinin, ölümüne dayanabildi. Fakat kocasının vefatını duyunca metânetini koruyamadı.” buyurdu. Hamne ve çocuklarına iyi bir halef vermesi için Allaha duâ etti.

Hamne bint Cahş daha sonra Talha b. Ubeydullah ile evlendi ve ondan iki oğlu oldu. Âbid ve zâhid bir kimse olduğu için “Seccâd” lakabıyla anılan oğlu Muhammed Cemel Vak‘ası’nda öldürülmüştür. Diğer oğlu İmrân, Fazl b. Abbas’ın kızı Ümmü Külsûm ile evlenmiş, her ikisinin de nesli devam etmemiştir (İbn Kuteybe, s. 231-232).

Hamne’nin hayız dönemi bittikten sonra da kan kaybettiği ve bu durumunu kız kardeşi Zeyneb’in evine giderek Hz. Peygamber (sas)’e anlatıp hükmünü sorduğu rivayet edilmiştir.(Ebû Dâvûd, “Ṭahâret”, 95).

Editör: Hüsne Yılmaz